Yangının alevlendirdiği Çernobil #NukleereYerYok
Daha geçtiğimiz Pazar günü Çernobil felaketinin yıldönümünde dünyada ve Türkiye’nin dört bir yanında nükleer karşıtı eylemler yapıldı. “Nükleer ölümcüldür, nükleer tehlikelidir “ sloganlarına bir daha böyle bir felaketin yaşanmaması için “Nükleere Hayır, dünyanın hiçbir yerinde nükleer istemiyoruz” sloganlarımız eşlik etti. Bu sloganların dillendirmemizin üzerinden henüz üç gün geçmişti ki, yeni bir Çernobil felaketi tehdidi ile karşılaştık.
Ukrayna’da bir sigara izmariti ile başladığı tahmin edilen yangının, yıllardan beri girilmez bölge olarak ilan edilen, üstü tonlarca betonla örtülü Çernobil Nükleer Santrali’ne doğru ilerlediği söylendi. Yetkililer ise hiç gecikmeden “yangın bölgesinde radyasyon tehlikesi olmadığı “açıklaması yaptılar. 26 Nisan 1986’da Rus yetkililer Çernobil Nükleer Santrali’nde gerçekleşen patlamayı kendi vatandaşlarından ve diğer ülkelerden sakladıkları için dört gün sonra İsveç’in yaptığı radyasyon ölçümü ile haberdar olabilmiştik. Tıpkı Fukuşima’da Daichi Nükleer santralinin sahibi TEPCO’nun bir yıldan fazla süre gizlice radyasyonlu suları okyanusa bıraktığının açığa çıkması gibi. Nükleer enerji o kadar büyük tehlikeler barındıran bir enerji ki yalana, gizliliğe sarılmamış olunsa tek bir nükleer santral kurulması bile mümkün olmazdı.
Çernobil Nükleer Santrali’ne doğru ilerleyen yangın yeni bir Çernobil felaketini alevlendirmiş durumda. 1986’da geçekleşen nükleer patlama ile ortalığa saçılan, toprağa karışan, ağaçlar tarafından emilen radyoaktif maddelerin yangın ile birlikte tekrar havaya karışması; bulutlarla başka bölgelere taşınması, sulara karışması, solunması ile yeniden çok büyük bir felakete yol açabilir. 1986’da bulutlar yirmiden fazla ülkeye radyasyon taşımıştı. Yine o dönem Türkiyeli yetkililer tüm olup biteni bizlerden saklamış, hiç ama hiçbir tedbir almadıkları gibi, çay içip, fındık yiyerek şov yapmışlardı. Türkiye’deki üniversitelerin Karadeniz ve Trakya bölgesinde yapmak istedikleri radyasyon ölçümlerine, araştırmalara engel olmuşlardır. Ama yıllar içinde artan kanser vakaları, Kazım Koyuncu gibi yitirdiğimiz nice insanla bu acı gerçeğin de üstünü örtemediler. Şimdi de bu yangının oluşturacağı tehlikeyi önemsizleştirmeye çalışacaklar. Ama buna izin vermeyeceğiz, radyasyon ölçümlerinin hiçbir soruya mahal vermeyecek biçimde yapılmasını ve hızla kamuoyu ile paylaşılmasını istiyoruz.
Nükleer enerji tehlikelerle dolu dipsiz bir kuyudur. 29 yıl önce temizlikçi denilen yüzbinlerce insan canları pahasına Çernobil’de reaktörün üzerini örtmek için olağanüstü bir çaba gösterdiler. Ama o günden bugüne en az 60 bin kişinin ölmesine, yüzbinlerce kişinin sakat kalmasına ve yine yüzbinlerce insanın göç etmesine engel olunamadı. Ve şimdi ufacık bir kibrit ateşinin başlattığı yangın yeni bir Çernobil felaketine kapı aralamış durumda.
Nükleer kazaları önemsizleştirmeye, sıradanlaştırmaya çalışan hükümet yetkilileri kazaları tüp gaz patlamasına, uçak kazalarına benzetseler de nükleer kazalar ne tüp gaz patlamasıyla, ne uçak kazasıyla ne de uzaktan yakından bekarlıkla karşılaştırılamaz. Yüzlerce yıl sürecek tehlikeleri barındıran bu enerji türünü savunan hükümetin söylediği her şey yalan, hem de büyük bir yalan!
Akkuyu nükleer reklamlarında çocukların gülüşlerinin ardına sakladığınız gerçek büyüme, kâr, rant, yolsuzluk, rüşvet, nükleer silah ve ölümdür.
26 Nisan’da yaptığımız basın açıklamasında “Çernobil’i unutturamazsınız, unutmadık” demiştik. Ama biz unutmak istesek siz unutturmayı başarabilseniz de nükleer asla ve asla kendisini unutturmuyor. Bu gerçeği artık görün. Geleceğimizi ,çocuklarımızın geleceğini “büyüme, kalkınma” hırsınıza kurban edilmesine izin vermeyeceğiz. Dünyanın hiçbir yerinde nükleer santral yapılmasına izin vermeyeceğiz, size de nükleer santral yaptırmayacağız!
Küresel Eylem Grubu
29 Nisan 2015
www.kureseleylem.org
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.