Manisa’nın Soma İlçesi Yırca Köyü’ndeki halk 16 gündür Kolin şirketinin hukuksuz ağaç kesimine karşı direniyor.
Şirket, zeytin ağaçlarını kesmek için ilk müdahalesini de gece vakti yapmıştı. Yırca’nın etrafında iki tane kömürlü termik santral var ve bu yıkım üçüncü termik santral uğruna yapılıyor. Bakanlar Kurulu, köylülerin haberi olmadan 490 dönümlük zeytinlik alanı kömürlü termik santral yapması için “acele” kamulaştırdı. Asliye hukuk mahkemesi tebligat dahi yapmadan kamulaştırılan araziler için “kesin olarak” el koyma kararı verdi. Devlet desteğini arkasına alan Kolin şirketi de köylülerin hasatlarını dahi yapmalarına izin vermeden ağaçları kesmeye başladı. “Zeytin ağaçları, bizim çocuğumuz, ekmeğimiz, geleceğimiz” diyerek kesime direnen köylüler şirketin güvenlik elemanlarınca dövüldü, yerlerde sürüklendi, kelepçelendi.
Dün gece yine şirketin özel güvenlik elemanları tarafından köylülere saldırıldı. Yazılı ile altı bin, rakamla 6000 zeytin ağacı dozerle yok edildi. Özel güvenlik görevlileri saldırısı sırasında Emin Özkılıç başından yaralandı. Köylülerin dikenli tellerle çevrili termik santral yapılacak alana girmeleri engellendi ve tüm saldırılar sırasında jandarma olup biteni sadece izledi.
Sadece altı ay öncesinde Soma’da kömür madeninde yine devlet korumasındaki bir şirketin kârı uğruna 301 madencinin öldüğü yerde bugün zeytin ağaçları yok ediliyor. Köylüler "Şimdi madene mi ineceğiz, burada madenden başka yapacak iş kalmadı. Zeytin ağaçları vardı onları da katlettiler, ekmeğimizi, geleceğimizi yok ettiler” diyor. Tüm bunlar sadece bölgedeki insanlarını değil, hepimizi tehdit eden, ölümcül bir enerji uğruna, kâr uğruna yapılıyor.
Yine dün gece, üç haftadır Validebağ Korusu’nu korumaya çalışan direnişçilere polis müdahale etti. Gece yarısı direniş alanında bulunan 20-25 kişilik gruba polis önce biber gazı ve sonra plastik mermi ile saldırdı. Yakın mesafeden plastik mermi ile yaralanan 3 kişi Numune Hastanesi’ne kaldırıldı. Saldırıya rağmen Validebağ Korusu’nda hala nöbet devam ediyor ve bu akşam saat 20.00’de sökülen çadırların yerine yenilerini kurmak için buluşuluyor.
Şiddet, ister devletin kolluk güçleri tarafından isterse şirketlerin özel güvenlik güçleri tarafından uygulansın, kimsenin şiddeti mücadele kararlılığını yok etmeye yetmeyecek. Biz insanların hayatta kalabilmesinin tek koşulu havaya, toprağa, suya, azıcık kalmış parklara bahçelere sahip çıkmaktan geçiyor. Daha refah bir ortamda yaşamak istiyoruz ama zeytin olmadan, yeşil olmadan, doğa olmadan refah olmaz.