Gezegenin iklimi, insanlık tarihinde şimdiye kadar var olagelmiş olandan tamamen farklı bir noktaya gelecek mi? Gelecekse de bu ne zaman gerçekleşecek? Biyo-coğrafyacı Camilo Mora, Yale Environment 360 ile yaptığı röportajda, son zamanlarda yapılmış olan kaygı uyandırıcı bir araştırma üzerine ve bu araştırmanın gelecek on yıllarda ne anlama gelebileceği hakkında konuşuyor.
"İklim Sapması" (Climate Departure)* terimi kulağa garip geliyor, ama nispeten, açık, net bir anlam ifade ediyor. Dünyanın ikliminin daha önceden var olagelmiş olandan sapıp yeni bir durum aldığı, ısı seviyelerinin düzenli olarak kırıldığı ve bir zamanlar uç olarak kabul edilenin bir norma dönüşeceği noktaya işaret ediyor.
Hawaii Üniversitesi biyo-coğrafyacısı, çevre bilimci ve iklim modellemesi üzerine büyük çapta veriler toplayarak bunlarla çalışmak konusunda uzman Camilo Mora ve 13 çalışma arkadaşı, geçen yıl Nature dergisinde yayınlanan ve çokça ses getirmiş olan bir makalede, iklim sapması kavramını ve bunun gezegenimiz için ne anlama geleceğini keşfetmişlerdi. Mora dünyada iklim ayrılmasının oluşacağı tarihi üzerine kabaca bir hesaplama yaparak 2047 olarak buldu. Ancak tarih, bölgeye göre farklılık gösterebilir.
Yale Environment yazarı Diane Toomey ile yaptığı bir röportajda Mora, neden tropik bölgelerin ilkim değişikliğinde en çok etkilenen bölgeler olacağını, neden nüfus artışı kontrolünün küresel ısınmanın ortaya koymuş olduğu başa çıkılması gereken meselelerin merkezinde yer aldığını ve kendisi ile pek çok diğer bilim insanının artan sıcaklığa karşı yaptıkları uyarıların görmezden gelinmesi sonucu yaşamış oldukları bir takım hayal kırıklıklarını dile getiriyor.
Yale Environment 360: Siz ve ekibiniz Nature dergisinde yayınlamış olduğunuz makale ile iklim sapmasının zamanlamasını analiz etmiştiniz ve manşetlere çıktınız. Lütfen bu terimi tanımlar mısınız?.
Camilo Mora: İklim sapmasının zamanlaması, daha önce hiç karşılaşmamış olduğumuz bir iklimin gelmesinin ardından yaşanacak yılın içerik hesaplamasıdır. Geçtiğimiz 150 yıl içerisindeki iklim değişkenliğin tarihsel minimum ve maksimum değerlerini hesapladık. Ve ilkim değişikliğinin, iklimi bu minimum ve maksimum sınırların ötesine taşıyacağı noktayı hesapladık. En geniş ölçeği ele alarak tahmini yıl belirledik. Bildiğimiz senaryo dahilinde bu yıl 2047 olacak. Yani, 2047 yılında iklim, son 150 yıldır görmüş olduğumuz iklimin dışında bir noktaya varacak.
e360: Analizinizin sonuçları sizi ve ekibinizi bile, son derece ürkütmüş olmalı. Şu aşamada mevcut emisyon gidişatı senaryosuna göre, Jamaica ve Endonezya'nın bir bölümü iklim sapmasından yalnızca birkaç yıl uzakta; Meksiko'nun bunu 2013 yılında yaşayacağını öngörüyorsunuz. Analiziniz için 39 iklim modeli kullandınız. Verilerinizin ne kadar büyük olduğundan bahseder misiniz?
Mora: Kullanılabilir olan tüm yer yüzü sistem modellerini analiz ettik. İklime ilişkin olarak 39 sistem modeli analiz ettik. Her model ortalama 200 yıllık bir zaman dilimini kapsıyordu, ve her yıl içerisinde dünyanın dört bir yanından toplanmış 60.000 bölgeye dair ve her biri 12 değişkene sahip veri mevcuttu. Burada yalnızca iklim üzerine, 5 milyar kadar verinin düzenlenmesinden bahsediyoruz. Aynı zamanda bunun biyo-çeşitlilik ve insanlar üzerindeki etkisini analiz ettik. Bu makalede; iklimsel, biyolojik ve sosyo-ekonomik sistemlerin verilerinin entegre edildiğinden, eşsiz bir makale. Tabii ki modellerde birtakım farklılıklar söz konusu oldu, ama genel gidişat benzerlikleri son derece dikkate değer.
e360: Tropik bölgeler üzerine edindiğiniz sonuçlar özellikle rahatsızlık verici.
Mora: İklim değişikliği denildiğinde, insanlar çoğunlukla kutupları düşünüyorlar, bunun sebebi sıcaklıklarda görülen en büyük değişikliklerin kutup bölgelerinde görülecek olması. Bununla birlikte bulgularımız, iklim sapmasının zamanlamasının ilk olarak tropik bölgelerde baş göstereceğine işaret ediyor. Bunun sebebi ise tropik bölgelerin ikliminin çok az çeşitlilik gösteriyor olması. Dolayısıyla iklim değişikliğinin, tropik bölgelerdeki iklimi daha öncesinde hiç görülmemiş şekilde değiştirmesi çok kolay. Ve tabii ki, bu gibi verilerin biyoloji üzerinde etkileri muazzam olacak, çünkü kutuplarda yaşayan canlı türleri zaten iklimdeki çeşitliliğe adapte olmuş durumdalar. Kışın ve yazın, sıcaklıktaki değişimleri bir düşünün. Bu bölgelerde yaşayan canlı türleri zaten bu çeşitliliğe adapte olmuş durumdalar. Tropik bölgelerde ise, canlı çeşitleri son derece durağan bir iklime adapte olmuş durumdalar. Dolayısıyla iklim, alışılmış çeşitliliğinin ötesine geçtiği noktada tropik bölgelerde var olan canlı türleri, dramatik bir biçimde zarar görecek. Ve bu konuya dair de şimdiden elimizde kanıtlar bulunmakta. Mercan kayalıkları buna iyi bir örnek. İklim bir iki derece bile oynasa, büyük çaplı bir beyazlama, ağarma ve mercan ölümü meydana gelir.
e360: Siz ve ekibiniz, beş iklim değişkeni için 1860-2005 yılları aralığını kullandınız. Fakat bu zaman diliminin sonlarına doğru olan kısım insan eliyle iklim değişimi sinyalleri içeriyor, bu yüzden iklim sapması siz ve ekibinizin öngördüğü tarihten çok daha önce meydana gelebilir.
Mora: Elbette. Bir anahtar değişken pH idi, ki şu anda tamamen beklenen sınırı aşmış durumda ve tamamen tarihsel değişkenlik verilerinin dışında. Sebebi ise ürettiğimiz CO2'in büyük ölçüde okyanuslar tarafından emiliyor olması. Bu da asitleşmeye sebebiyet veriyor, ki bu durum oradaki hayvanların bin yıl boyunca hiç karşılaşmamış oldukları bir şey.
e360: Yazmış olduğunuz makaleye basında geniş kapsamlı olarak yer verilmişti. Bu makalenin iklim politikaları tartışmasına nasıl bir katkıda bulunabileceğine dair bir umudunuz vardı?
Mora: Bilimsel açıdan, iklim değişimi çok kesin bir şey. Gidip bu veri üzerine bir analiz yapar ve dönemsel değişikliklere bakarsınız farkedersiniz ki, gezegenimizdeki iklimi değiştirdiğimize dair hiçbir şüphe yok. Ve tabii, sanıyorum ki, benim ve herkesin motivasyonu, bu gibi makaleler yazılıp yayınlandığında, insanların ve politikacıların farkındalık seviyelerinin yükseltmesine ve bu konularda harekete geçmelerini sağlamaya çalışmak.
e360: Buna şahit oldunuz mu?
Mora: Pek sayılmaz. Bu meselelerde harekete geçildiğini göremiyorsunuz. Ve görseniz de, çok çabuk sönüp gidiyor. Makale medyada ancak iki gün yer alabildi. New York Times, The Washington Post ve CNN'e çıktık. Fakat sonraki hafta, insanlar bambaşka şeylerden bahsediyorlardı. Dolayısıyla bilim insanları olarak, bu konudaki toplum farkındalığını nasıl yükseltebileceğimize dair yöntemler bulabilmek için mücadele veriyoruz.
e360: Bu çalışmanızın sonuçlarını nasıl toplumsallaştırabileceğiniz konusunda aylarca çalıştınız. Nasıl hazırlandınız ve amacınız ne idi?
Mora: Fikri ilk edindiğimiz noktadan makaleyi göndermemize kadar olan süreç, bizim toplamda altı ayımızı aldı. Makaleyi yazmak ise iki ay sürdü. Toplamda 40 sayfa kadar. Fakat bu makalenin basın için hazırlanan versiyonunun da yayınlanma sürecinin hazırlanmasının iki ay sürmesi inanılmaz. İki sayfalık bir makale için inanılmaz bir zaman yatırımıydı. Dolayısıyla biz bilim adamları için bir başka kısıtlama da, böyle bir yayın için bu kadar zaman ayırabilmenin çok zor olması.
e360: Kendi çalışmanızı insanlara ulaştırabilmek için eğitim görmenin, son derece sıra dışı olduğunu tahmin ediyorum.
Mora: Benim doktoram var. Üniversite ve doktora çalışmalarımda yüzlerce ders aldım, ama hiçbir zaman bilimi halka nasıl ulaştırabileceğime dair bir ders almadım. Şimdi bile, üniversitelerin ders içeriklerine baktığınız zaman, bilimi halka nasıl ulaştırabileceğinize dair bir eğitim göremiyorsunuz. Ve bazen kimi olanakları kaçırıyoruz. Bazen televizyonda kendileriyle röportaj yapılan bilim adamlarının, toplum ile nasıl daha iyi konuşacağını bilen, ve bu konuda eğitim almış olan politikacılar ve çıkar grupları tarafından alaşağı edildiklerini görüyorum. Bilimi topluma ulaştırabilmek için gelen bu fırsatları yalnızca bu konuda eğitimimiz olmadığı için kaçırıyoruz.
e360: Çevresel meseleleri analiz etmek için büyük veriler kullanma konusunda uzmansınız. Sizi büyük çaplı analize iten ne oldu?
Mora: Beni buna iten küreselleşme. Ekonomik ölçütlere baktığınızda, bu ölçütlerin küresel olarak toplandığını görüyorsunuz. Dikkate değer olan ise, her gün bile toplanabiliyor olmaları. Ama biz çevresel değişkenlik konusunda bu gibi bir izleme, gözlemleme imkanlarına sahip değiliz. Problem, değişimin çeşitli yerlerde gerçekleşiyor olması ve insanların çok geç olana kadar bu değişimin önemini kavrayamaması. Canlı türlerinin soylarının tükendiği birçok durum söz konusu, ve bu türleri koruyacak yasalar da bu türlerin soylarının tükenmesinden yıllar sonra çıkıyor. Beni büyük çaplı analiz yapmaya iten şey bu: yaratıyor olduğumuz değişimlerin büyüklüğünü, geniş çaplı olarak ortaya koyabilmek. Bir ağaç kesiyorsanız bu bir şeydir, ama dünyanın dört bir yanında ağaç kesiyorsanız bu tamamen farklı bir şeydir. Altı milyon hektarlık ormanlık alan her yıl kesiliyor. Bu rakamlara küresel veriler olamadan ulaşılamaz.
e360: Şu an memleketinizden, Colombia'dan bahsediyorsunuz. Gelişmekte olan bir ülkeden olmanız gerçeği sizi hangi yönlerden besliyor ve araştırmanıza nasıl ilham veriyor?
Mora: Ben uzun bir şiddet tarihi olan bir ülkede büyüdüm. 50 yıldır savaştaydık. İnsanlar; herhangi bir kişinin herhangi bir anda vurulabilmesinin, insanların açlıktan ölmesinin, insanları besleyecek kadar yeterli yiyeceğin bulunmamasının ne demek olduğunun farkında değil. Birinci dünya ülkelerinde insanlar ne kadar zengin olduklarını bilmiyorlar, ve dünyanın geri kalanında neler olduğunun farkında olmuyorlar. Ve bu, benim için motive edici bir güç. İklim değişimi hakkında düşünmek korkutucu, çünkü fiziksel sistemlere ve yiyecek üreten fiziksel sistemlerin mümkün olan kapasitelerine zarar vermeye başladığımızda, insanlar bu duruma çok kötü şekillerde tepki göstereceklerdir. Size söylüyorum, bunu kendi ülkemde gördüm. İnsanların açlığa gösterdikleri tepki çok olumsuz. Ve bu da beni bu büyük çaplı analizde en çok korkutan şeylerden biri- günümüzde, fiziksel sistemlere zarar verme yolunda devam ettiğimiz takdirde, rahatsız edici senaryolarla karşılaşacak olduğumuz gerçeğini biliyor olmam.
*Ç.N.: Climate Departure terimi "İklim Sapması" olarak tercüme edilmiştir.
kaynak: http://e360.yale.edu/feature/interview_camilo_mora_where_will_earth_head_after_its_climate_departure/2783/