Daha çok tarımsal alanda çalışan ve gelir getiren işlere erişimi daha az olan kadınlar, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek grubu oluşturuyor
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) iklim değişikliğinin ele alındığı 2009 raporunda, sürecin kadınlar üzerinde daha fazla etkili olacağı vurgulandı. Bunun temelinde kadınların tarımsal işgücünün çoğunluğunu oluşturması ve gelir getirici fırsatlara daha az erişmele-rinin rol oynadığı belirtilerek, tartışmalarda, beşeri ve toplumsal cinsiyet boyutlarının da dikkate alınması gerektiği belirtildi. Kadınların ev idare ettiği ve aile üyelerinin bakımı sorumluluğunu aldığı hatırlatılan raporda, bu durumun hareket kabiliyetlerini sınırladığı ve aniden baş gösteren havaya bağlı felaketler karşısında savunmasızlıklarını arttırdığı kaydedildi. Raporda, şu görüşlere yer verildi: “Kadınların gelişmekte olan ülkelerde gıda üretimindeki önemli rolleri dikkate alındığında toplumsal cinsiyet, çiftçilik ve iklim değişikliği arasındaki yakın ilintinin, mevcut halinden daha fazla analizi gerektirdiği ortadadır. Daha fazla yoksulluk yaşamaları, yaşamları üzerinde daha az iktidara sahip olmaları, ekonomik üretkenliklerinin daha az tanınır olması ve üreme, çocuk yetiştirme alanlarında taşıdıkları oransız yük sonucu, kadınlar iklim değişikliği-ne bağlı ek güçlüklerle karşı karşıya kalıyor.”
Kazanımlarda gerileme olabilir
İklim değişikliğinin öncelikle insan faaliyetlerinden kaynaklandığı kaydedilen raporda, “Bu etki neleri tükettiğimiz, ne tür enerji ürettiğimiz ve kullandığımız, nerede yaşadığımız ve hatta kadınların ve erkeklerin hangi oranda eşit haklardan ve fırsatlardan yararlandıkları konularıyla yakından ilgili” dendi. İklim değişikliğinin göç hareketlerine yol açtığı, geçim yollarını yok ettiği, ekonomileri bozduğu, kalkınmayı zayıflattığı ve cinsiyetler arasındaki eşitsizlikleri daha da kötüleştirdiği kaydedildi.
İklim değişikliğinin, elde edilen kalkınma kazanımlarını geri çevirme potansiyeline de sahip olduğu ifade edilen raporda, “Söz konusu gerilemelerin iklime bağlı su kıtlığından, kuvvetli fırtınalardan, sulu tarım için buzullardaki erime suyunun kaybından, kullanıma amade gıda miktarlarındaki değişimden ve olası sağlık krizlerinden kaynak-lanması muhtemeldir” dendi. Raporda, doğal afetlere bağlı muhtemel ekonomik kayıpların özellikle Kafkaslar ve Tacikistan gibi Orta Asya’nın bazı bölgeleri için çok ciddi boyutta olduğu belirtildi. İklim değişikliğinin, dünya genelinde, hastalık örüntüleri üzerinde yaratacağı epidemiyolojik sonuçların özellikle sağlıksızlık karşısında savunmasız-lığın sürdüğü gelişmekte olan ülkelerde son derece şiddetli olacağı kaydedildi. Geçmişte Avrupa’da ortadan kaldırılan sıtma ve diğer hastalıklara bağlı vakala-rın Ermenistan ve Orta Asya’da şimdiden görülmeye başladığı belirtilen raporda, polen alerjilerinden rahatsız kişilerin artmasının beklendiği ifade edildi.
Rapora göre, değişen iklim şartları neticesinde sele maruz kalmış, kurak ya da yaşanması zor ortamların terk edilmesiyle büyük ölçekli nüfus hareketlerinin yoğunlaşması olası görünüyor.
Göç dalgası yaratacak
Deniz seviyesinin altındaki kıyı bölgelerinde yaşayan milyonlarca insanın, deniz seviyelerinin birçok iklim uzmanının öngördüğü şekilde yükselmesi halinde evlerini terk etmeleri gerekebilecek. Uzun süreli ve şiddetli kuraklık sonucu daha fazla sayıda çiftçinin, yeni geçim yolları bulmak için, kırsal alanlardan kentsel alanlara göç etmeleri söz konusu olabilecek.
İnsanları göçe veya sığınma talebine iten nedenlerin karmaşık yapıda olduğu ve bu durumun iklim değişikliğinin göç olaylarının geleceğini nasıl etkileyeceği konusunda tahmin yürütmeyi zorlaştırdığı kaydedilen raporda, “İklim değişikliği, her şeye rağmen, gelecekte yaşanacak nüfus hareketlerini şekillendirecek temel kuvvetlerden biri olarak gözüküyor” dendi. Sorunun büyük bölümünün sanayileşmiş dünya tarafından yaratıldığı, ancak soruna adapte olma noktasında en büyük zorlukla yüzleşecek olanların dünyanın yoksulları olduğu kaydedildi. (TARAF)