Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 25 Nisan 2012 tarihinde yayımladığı yönetmelikle sera gazı salımlarının izlenmesine, doğrulanmasına ve raporlanmasına dair usul ve esaslar belirlenmektedir. Bu yönetmelik sadece çok büyük veya çok fazla sera gazı salan işletmelerin sera gazı salımlarını raporlama gereği üzerine kurgulanmıştır. Gerek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, gerekse de Kyoto Protokolü çerçevesinde her sene ülkemizde ne kadar sera gazı salındığını raporlamamız gerekmektedir. Bu yönetmelik de sera gazı salımlarının daha doğru raporlanabilmesi için öncelikle fazla salım yapan işletmelerin daha doğru bildirimde bulunmaları için çıkartılmıştır.
Bu yönetmeliğe göre raporlama sorumluluğu olan işletmeler Haziran 2014′e kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na veri toplama ve veri işleme faaliyetlerinin ve bunların doğruluk kontrol sistemi de dahil olmak üzere izleme metodolojisinin detaylı, eksiksiz ve şeffaf olarak belgelenmesine dair bir izleme planı sunmak zorundalar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise bu izleme planlarını 2014 Aralık ayına kadar inceleyerek geri bildirecek, kesinleşen bu plan çerçevesinde işletmeler 1 Ocak 2015′ten itibaren sera gazı salımlarını raporlamaya başlayacaklardır. işletmelerin 2015 salım raporları Mart 2016′da bağımsız doğrulayıcı kuruluş tarafından onaylandıktan sonra Bakanlığa teslim edilecektir.
Ayrıca, resmi raporlama dönemi başlamadan önce pilot işletmelerde raporlama çalışması yapılacak ve bu raporlama çalışmasının çıktıları değerlendirilerek sistemde ayarlamalar yapılacaktır.
Ancak, ilk izleme planının sunulmasına sekiz ay kalmış olmasına karşın öncelikle pilot işletmelerden doldurmaları istenecek izleme planı formları daha hazırlanmamıştır. Bu formlar bugün hazır olacak olsalar doldurulmaları birkaç ay alacağından planlanan pilot çalışmasının gerçekleşme ihtimali bulunmamaktadır. Dolayısıyla da izleme planı formları büyük ihtimalle Mart 2014′de kullanılmaya başlanacaktır. Bu da izleme planının hazırlanması için işletmelere çok kısa süre vermektedir. Bunun anlamı ya pilot çalışma yapılmadan acilen gerçek raporlamaya geçilecek olması, ya da pilot çalışma yapılarak ilk raporlama döneminin 2015 yerine 2016 yılında başlamasıdır.
Bu yönetmelik Avrupa Birliği’nin sera gazı salım hakları ticaretini düzenleyen yönetmeliği ile büyük benzerlik taşımaktadır. Özellikle bizim yönetmeliğimiz sadece fazla sera gazı salan işletmelere dair olma noktasında AB yönetmeliğinden farklılaşıyor.
AB raporlama sistemi ile bizim raporlama sistemimiz arasındaki temel fark, AB sisteminin bir ödül-ceza planına dayanması, bizim sistemde ise sadece ceza bulunmasıdır. Yani, AB ülkelerinden şirketlere sene başında az bir sera gazı salma hakkı tanınmaktadır. Sene sonundaki raporlamayla eğer bu miktardan fazla saldılarsa fazla saldıkları miktar kadar ceza ödemek zorunda kalacaklar, tam tersi bu miktardan az saldılarsa az saldıkları miktar kadar ödül alabileceklerdir. Bu işletmelerin doğru beyanda bulunmaları için önemli bir güç sağlamaktadır. İşletmeler gerçekten az beyan edecek olurlarsa hem rakip işletmelerin hem de devletlerin sıkı takibi altında kalacaklardır. Tersine fazla beyan edecek olurlarsa da ceza ödeyecekleri için ciddi anlamda doğru bir beyanda bulunmaya gayret edeceklerdir.
Bizim sistemimiz ise sadece bir cezaya dayandığı için bu ceza mantıksal olarak işletmelerin salımlarını az bildirdikleri zaman uygulanabilir bir cezadır. Dolayısıyla da tam ve doğru hesaplama yapma zorluğuyla uğraşmak istemeyen veya hesap hatalarından dolayı ceza görmek istemeyen işletmeler sera gazı salımlarını olduğundan daha yüksek gösterme eğilimine girebilirler. Her ne kadar bizim sistemimiz hatalı bildirime ceza öngörüyor olsa da fazla bildirime ceza AB müktesebatında bulunmadığı için bizim hukuk sistemimiz içerisinde de uygulanması zor olabilir.
04.10.2013 Yeşil Gazete