Çünkü iklim değişikliği mücadelesi, üzerinde yaşadığımız gezegeni ve hepimizi ilgilendiriyor. Başkalarının oturup bizim yerimize "kimin hayatta kalacağına" karar vermelerini izleyemeyiz. Şimdi hep beraber, kendi geleceğimiz için harekete geçmemiz gerekiyor.
İklim değişikliği müzakereleri Varşova'da son iki gününde aralıksız 30 saati bulan tartışmaların ve müzakerelerin ardından sonlandı. Toplantılardan çok sayıda yalnızca "müzakere dilinde" anlamı olan kararlar çıktı. Bu yüzden çıkan kararların gündelik hayatta ne demek olduğunu özetleyeceğim. Ancak iki haftalık günler - geceler süren tartışmanın sonucunu iki – üç cümlede anlatacak olursak; sondan bir önceki treni kaçırdık. Son treni de kaçırırsak, insan medeniyeti olarak geleceğe yönelik hayat planlarımızı tekrar gözden geçirmemiz gerekecek. Halen vaktimiz varken, şimdi harekete geçmemiz gerekiyor!
Müzakerelerde bu yıl üç önemli konunun netleşmesi gerekiyordu. Bunlardan ilki iklim değişikliği konusunda gelişmekte olan ülkelere verilecek olan finansman konusuydu. En basit haliyle, ABD, Avrupa Birliği, Kanada, Japonya gibi gelişmiş ülkeler geçmişte fosil yakıta dayalı teknolojilerle ve iklim değişikliğine sebep olarak geliştiler. Onların sebep olduğu iklim değişikliğinin etkileriyle ise şimdi Afrika ülkeleri, Filipinler gibi en az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler mücadele etmek zorundalar.
Birleşmiş Milletler Sözleşmesine göre, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği ile mücadele edebilmeleri ve uyum sağlamaları için onlara verilecek fon mekanizmaları oluşturuldu. Bu fonlardan kısa dönemli olan için bu yıl 100 milyon dolar toplanması, uzun dönemli olan için ise 2020 yılına kadar 100 milyar dolar toplanması gerekiyordu. Bütün tartışmaların sonucunda 100 milyon dolarlık fon toparlandı. Ancak uzun süreli finansman konusunda halen tartışma devam ediyor. Bu arada, 2008 krizi zamanında ABD'nin bankaları kurtarmak için 7.7 trilyon dolar harcadığını unutmamak lazım. Bir de, müzakerelerde fosil yakıta dayalı gelişen ülkeler, "gerçekten paramız yok" diyerek masadan kaçmaya çalışırken; aynı anda Birleşik Arap Emirliklerinin uçak fuarında 15 dakikada 100 milyar dolarlık uçak aldığı detayını da atlamamak lazım.
YENİ BİR METİN ÇIKTI AMA...
Bu yıl tartışılan en önemli ikinci konu da, artık uyum sağlayamayacağımız iklim felaketlerinde; örneğin Haiyan Tayfunu, Sandy Kasırgası; uğranılan kayıp ve zararların tazmini için bir mekanizmanın oluşturulmasıydı. İyi haber; bir mekanizma oluşturuldu. Gerçek haber; yapısı ve işleyişle ilgili kuralları ileriki yılarda belirlenecek, uğranılan kayıp ve zararların tazmini ile ilgili hiçbir süreç içermeyen bir mekanizma oluşturuldu. Act Alliance isimli sivil toplum ağı, çıkan mekanizmayı; "uluslararası süreç için büyük bir kayıp ve zarar" olarak değerlendiriyor.
Son önemli konu da, 2015'ten sonra yürürlüğe girecek yeni anlaşmaydı. 2015'e giderken bir yol haritası ve anlaşmanın çerçevesinin oluşturulması gerekiyordu. Her ne kadar yol haritası belirlenmese, yeni anlaşmanın bağlayıcı olup olmayacağı belirtilmese de, yeni anlaşmanın çerçevesini oluşturan bir metin çıkartıldı.
Çıkan sonucu değerlendiren ekonomist Lord Nicholas Stern; "Müzakereler boyunca bazı ilerlemeler kaydedildi. Ancak dünyanın yükselen deniz suyu seviyeleri, artan sera gazı miktarı ve karşı karşıya olduğu geri dönülemez zararlarla karşılaştırıldığında, gelinen nokta yeterli değil" diyor.
Bu noktada yapılması gerekenleri bıkmadan anlatmak için hepimize büyük görev düşüyor. Çünkü iklim değişikliği mücadelesi, üzerinde yaşadığımız gezegeni ve hepimizi ilgilendiriyor. Başkalarının oturup bizim yerimize "kimin hayatta kalacağına" karar vermelerini izleyemeyiz. Şimdi hep beraber, kendi geleceğimiz için harekete geçmemiz gerekiyor.
Gökşen Şahin
www.radikal.com.tr