Ülkemiz gündemi yine çok yoğun. Bir yanda yolsuzluk ve "paralel devlet" tartışmaları ve yaklaşan yerel seçimler; öte yandan Suriye ve Irak'ta yaşananlar. Ülkemizin kadim sorunları olan Kürt, Alevi, Ermeni meseleleri varlığını sürdürmekte. 30 yıldır sivil anayasa yapılamamış, demokratikleşme ne yazık ki salt sözde kalan bir kavram. Bu karmaşa içerisinde çok önemli bir başka sorun ne yazık ki gözden kaçıyor:
İklim ve çevre sorunu. Kuşkusuz ki bu konu sadece bizim ülkemiz için değil, dünya için giderek büyüyen bir sorun durumunda. Dilerseniz önce son günlerde basında yer alan bazı haber başlıklarına bir göz atalım; "İnegöl'deki sulama göletinde sular 40 m. çekildi, kuruma tehlikesi ortaya çıktı." "Çin'in Pekin şehrinde gündoğumu artık çıplak gözle izlenemiyor. Kentteki hava kirliliğinin yarattığı daimi sis, ciddi sağlık sorunlarına yol açmasının yanı sıra görüş mesafesini de oldukça düşürmüş durumda." "Kuraklık Kızılırmak'ı da vurdu. Kızılırmak'ın debisi geçen yıla göre yedi kat düştü." "Antarktika'daki en büyük buzul olan Pine Island'dan bir parça daha eriyerek koptu. Araştırmalara göre buzulun erimesi durdurulamıyor." "Doğal felaketlerde ölenler ikiye katlandı. 2013 yılında küresel felaketlerde ölenlerin sayısı yirmi bini buldu. Bu sayı 2012'nin iki katına ulaşıyor." "ABD'deki aşırı soğuklar iklim değişikliğinin sonucu. ABD' de kar fırtınası alarmı" "Çin'de gıda krizi alarmı, tarım arazileri ağır kirlenme altında yok oluyor." "2013 yılı iklim değişikliği açısından insanlık tarihinin en kötü yılı oldu."
Bu haberleri sürdürmek mümkün, ancak tüm haberler aslında tek bir konuyu vurguluyor. Dünyamız yok oluyor. İklim değişikliği artık yadsınamaz bir gerçek ve sonuçlarını görmeye başladık, önümüzdeki yıllarda bu sonuçlar yaşamımızı çok daha fazla etkileyecek. Denizler yükselecek, bazı karalar sular altında kalacak, pek çok yöre kuraklık nedeniyle tarım yapılamaz hale gelecek, su ve gıda kıtlığı başlayacak, fırtına ve felaketler giderek daha fazla can kaybına yol açacak. İklim değişikliği sonucunda olacaklara ilaveler yapmak mümkün ama sonucun ne olacağı belli.Bunu durdurmak, iklim değişikliğini en azından yavaşlatmak ise bizim elimizde; yani insanların elinde. Daha geç olmadan, bu gidişi durdurmak ya da yavaşlatmak için yapılması gerekenlere bir göz atalım: - Fosil yakıt (kömür, petrol, doğalgaz) kullanımı durdurulmalı, en kısa sürede "yenilenebilir enerji" (rüzgar, güneş, dalga termal vb.) kullanımına geçilmelidir. - Toplu taşıma altyapısı geliştirilmeli, toplu taşıma kullanımı teşvik edilmelidir. - Ekonomide küçük işletmelere önem verilmeli, çalışanların sahip olduğu ve demokratik biçimde yönetilen kooperatiflere destek sağlanmalıdır. - Endüstriyel tarım yerine küçük çiftçilik teşvik edilmelidir. - Ekonomi ve üretimi yerelleştirerek hem taşıma talebi düşürülebilir, hem de toplumsal adalet ve demokrasi yaygınlaştırılabilir - Ücretsiz sağlık hizmetleri ve önleyici / koruyucu sağlık politikaları izlenmelidir. - Nükleer, kimyasal ve biyolojik başta olmak üzere her türlü savaşa karşı çıkılmalıdır. - Sınırsız ekonomik büyümeyi değil, sürdürülebilir büyümeyi savunmalıyız. - Katılımcılığı, doğrudan demokrasiyi savunmalı ve yapılacak bir tesise o yörede yaşayanların onay vermesi temel alınmalıdır. Kuşkusuz ki dünyamızı yok olmaktan korumak için yapılması gerekenler bunlarla sınırlı değil. Biz bunların bir bölümünü sıraladık. Bir Afrika atasözü der ki; "Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık". Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak zaman daralıyor. Tehlike kapımızda ! Farkındamısınız?
Kaynak:Blog.radikal, A.Serdar Esen, 23 Ocak 2014