Uzun zamandır sıkça duymaya ve biraz daha kulak kabartmaya başladık, bizi ve dünyamızı ilgilendiren bazı kelimelere. Küresel Isınma, Küresel Soğuma, İklim, Sera Gazları, Fosil Yakıtlar, Nükleer vs.
Evet, sıkça duyuyoruz ama duymak yeterli mi hiç düşünmüyoruz?
Evet, kulak kabartıyoruz ama ne anlamlara geldiğini dahi bilmiyoruz.
İklimler değişiyor, yazın ortasında sağanak yağmurlara, sellere maruz kalıp, kışın ortasında kısa kollu ile dolaşıp denize giriyoruz. Bu durum normal mi?
Keşke Pollyannacılık yapacak cesareti kendimde görüp durumun gayet normal ve iyi olduğunu söyleyebilseydim sizlere.
Lakin durum kötü ve her geçen gün daha da kötüye gidiyor arkadaşlar.
Gelin biraz Küresel İklim Değişikliği'nin derinlerine inelim.
Atmosferdeki sera gazlarının oranı, 1750'li yıllarda başlayan sanayi devrimi sonrasında artmaya başlamış, karbondioksit oranı %40'lık bir artış göstererek 280 ppm'den 394 ppm'e ulaşmıştır. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli'ne (IPCC) göre karbondioksit oranındaki artış öncelikle fosil yakıt kullanımından kaynaklanıyor. Kayda değer ikinci etken, başta ormansızlaşma olmak üzere arazi kullanımındaki değişimdir.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, insan faaliyetlerinin atmosferde yarattığı etkinin sonucunda küresel ortalama sıcaklıklarda artış yaşandığını ortaya koymuştur.
Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumludur. IPCC'ye göre 2004 yılındaki insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının %56'sı fosil yakıt kullanımında ortaya çıkan karbondioksite aittir. Ormansızlaşma da %17'lik bir paya sahiptir.
Fosil yakıtlar arasında ana sorumlu olarak "kömür" karşımıza çıkar. Küresel ölçekte birincil enerji talebinin %27'si kömürden sağlanırken, enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının %43'ü kömür kaynaklıdır. Kömürü %36 ile petrol, %20 ile doğalgaz takip eder. Kömür, üretilen bir birim enerji başına doğalgazın 1,7 katı CO2'yi atmosfere salar.
İklim değişikliğinin etkisi sıcaklıklardaki artıştan ibaret değil. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altındadır.
Bunun geçte olsa farkında olan Birleşmiş Milletler, 23 Eylül tarihinde New York'ta dünya liderlerini "iklim krizi" içerikli olağanüstü bir toplantıya katılmaları için davette bulundu. Lakin yıllardan beri şiddetlenen iklim değişikliğini durdurmak için atmosferdeki sera gazlarını radikal biçimde sınırlamayan, uluslararası bağlayıcılığı ve yükümlülükleri olan bir anlaşmayı hayata geçirmeyen, kapımızı kırarcasına çalan iklim değişikliğini görmezden gelen ülke liderleri bu davete sadece boy gösterisi yapmak için katılacak.
Bu toplantıya karşı olarak New York'ta 700 örgüt ABD tarihinin en büyük eylemlerinden birine hazırlanıyor. 160 Ülkede yaklaşık 3000 eylem gerçekleşecek.
Amaç sadece iklim değişikliğine dur diyebilecek kararların alınması ve uygulanması.
İstanbul'da da 20-21 Eylül tarihlerinde "Karşı İklim Zirvesi" düzenlenecek ve insanlar iklim krizine karşı tek yürek olarak neler yapılabilir bunun çözümlerini bulmaya çalışacak.
Dünya sandığımız kadar dayanıklı ve yaşanabilir bir yer olmaktan uzaklaşmaya başlıyor, bunun için Küresel İklim Değişikliği'ne dur de!
Evini, çevrendekileri, arkadaşlarını uyar!
Oku, araştır, çözüm üret!
Unutma!
Yaşanılabilir bir Dünya için hepimiz onun altına elimizi uzatmalıyız.
Haydi, ne bekliyorsun, uzat elini!
Doğukan Doğan