Halk nükleer santral istemiyor, ancak hükümet tehlikeli programını durdurmuyor. Devletin resmi haber ajansı AA, Akkuyu'da kurulmak istenen nükleer santraller için yoğun propaganda yaparken, hükümet yanlısı ve karşıtı gazeteler nükleer lobinin borazanlığını yapıyor.
Çernobil felaketinin bedelini kanser ve ölümle ödeyen Türkiye halkı, Fukuşima felaketine tanık olduktan sonra nükleer santral kurulmasını hiç istemiyor.
Kamuoyu araştırmaları nükleer santrallere karşı olanların oranının yüzde 74'ü aştığını gösteriyor, yani halkın ezici çoğunluğu ise buna karşı. AKP hükümeti ise nükleer programını durdurmadığı gibi iki taraflı bir yalanla tehlikeli girişimine taraftar bulmaya çalışıyor.
Bunun son örneği Akkuyu'da kurulmak istenen nükleer santralin üç boyutlu görsellerin basına tanıtımı. AA'nın haberini hızla kullanan neredeyse tüm gazeteler bu grafiğe ve Rus şirketin sözcüsünün açıklamalarına inanıp, nükleer santral kurulmasına sevinmemiz isteniyor.
Güvenli nükleer santral yalanı
Anadolu Ajansı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali Elektrik Üretim Anonim Şirketi Genel Müdürü Alexander Superfin'in açıklamalarını yayınladı ve birçok gazete bunu haber yaptı.
AKP hükümetinin nükleer anlaşma yaptığı Rus şirketin sorumlusu, Akkuyu'da yapmak istenen nükleer santralin göreselini şöyle tanıtıyor: "9 şiddetinde depreme dayanıklı, 1.200 megavat (MW) kurulu gücünde 4 reaktör... Santrale soğutma suyu direk denizden alınıp nükleer santrali soğutacak ve yine aynı şekilde denize akıtılacak. Santral patlamayacağı gibi radyasyon sızdırmayacak ve deniz suyu da kirletilmeyecek."
Peki aralarında tükettiği enerjinin önemli kısmını nükleerden sağlayanların da bulunduğu birçok ülke 50 yıl aşkındır yürüttükleri (sınanmış) nükleer santrallerini neden kapatıyor?
Gerekçe sadece deprem ve doğal felaketler değil, nükleer santrallerin güvenlik sorunları çözülemiyor. Japon parlamentosu, Fukuşima felaketinden tsunami ve depremin değil insan faktörünün belirleyici olduğunu kabul ederken AKP hükümeti milyonları ölüme sürüklüyor.
Öte yandan dünyanın nükleer santrallardan vazgeçişinin en önemli nedenlerinden biri nükleer atıklar sorununun çözülemiş olması ve bu atıkların yüzlerce yıl ölümcül etkilerini sürdürmesi. Nükleer lobi atık sorununda hiç bahsetmiyor ve denizlerin temiz olabileceğini iddia ediyor.
Bir çizime bakıp nükleer santrallerin güvenli olduğuna inanmamız bekleniyor.
Kapalı kapılar arkasında ölüm pazarlıkları
Rus şirketin sözcüsü AKP hükümetinin 2. ve 3. nükleer santralar için girşimlerini de sürdürdüğünü söylüyor: "Türk hükümeti bildiğim kadarıyla çeşitli ülkelerle görüşmeler içerisindeymiş. İkinci santralle ilgili olarak bildiğimiz kadarıyla Japonya, Kanada ve Çin ile görüşmeler yapmakta. Türk hükümeti Rusya Federasyonu ile de bu görüşmeleri yapmak isterse biz seve seve bu sürece katılmak isteriz."
Halk 3 nükleer santral değil değil 1 nükleer reaktör dahi istemiyor. Buna kulak asmayan AKP kapalı kapılar arkasında nükleer anlaşmalar arıyor. Akkuyu'daki nükleer santralin maliyeti 25 milyar dolar. Ödediğimiz vergiler ve faturalar, karşı olduğumuz nükleer santrallere yatırılmak isteniyor. Rus şirketin sözcüsü 3 tane yapılırsa maliyetin düşebileceği müjdesini veriyor.
İstihdam yalanı
AKP hükümeti halkın nükleer santral istemediğini çok iyi bildiği için "10 yılda 12 bin işçiye istihdam sağlanacak" diyerek başta Akkuyular olmak üzere toplumu bölmeye çalışıyor. 12 bin kişiye istihdam vaadi, ama neyin pahasına? Türkiye ve komşu ülkelerde yaşayan milyonlarca insan ile canlının yaşamı pahasına.
12 bin işçiden çok daha fazlası yenilenebilir enerji alanında istihdam edebilecekken, her yerde işsizler işe alınıp rüzgar tribünleri ve güneş santralleri kurabilecekken, böylece hem temiz enerji üretilip hem de küresel ısınma önlenebilecekken tüm dünyanın vazgeçtiği nükleer santrallar işsizliğe çözüm olarak sunulamaz.
AKP hükümetinin nükleer göz dönmüşlüğünü durdurmak gerek. Akkuyu'da, Sinop'da ölüm programını durdurmanın yolu nükleer santral istemeyen çoğunluğun AKP'ye sokakta haddini bildirmesinden geçiyor.
Marksist.org, 23 Temmuz 2012