Mersin'e nükleer santral kurmak isteyen Türkiye'de atık konusu hiç konuşulmazken Almanya'nın 35 yıldır atıklarıyla başı dertte. Türkiyeli gazeteciler Gorleben'deki atık depolarını gezdi.
Fukuşima felaketinin ardından nükleer santrallerinin tamamını 2022'ye kadar kapatacak olan Almanya, 35 yıldır nükleer atıklarına çözüm arıyor.
Atıkların depolandığı ara atık deposunun ve olası nihai atık deposunun olduğu Berlin'e iki saat uzaklıktaki Gorleben kasabası, özellikle trenlerle atıkların geldiği zamanlar büyük protestolara sahne oluyor.
Henrich Böll Stiftung Türkiye'nin "Almanya'da Enerji Dönüşümü" basın gezisi kapsamında Almanya'daki Gorleben kasabasında nükleer enerji ara ve olası nihai atık depolama tesislerini gezdik.
Dünyada Henüz Nihai Atık Deposu Yok
Nükleer enerjinin en çok eleştirilen noktalarından birisi, radyoaktif atıkların depolanma sorunu. Dünyada şu ana kadar bu soruna çözüm bulabilmiş bir ülke yok. Atıkların yüzeydeki ara depolarda mı yoksa yerin altında nihai depolarda saklanmasının mı daha güvenli olduğu hala tartışma konusu.
Nükleer atıkların yeniden işletilmesini Almanya 2005'te hem masraflı hem de yeniden işletimde ortaya çıkan plütonyumun silahta kullanılmasını engellemek için politik bir karar alarak yasakladı.
Türkiye'de Atık Meselesi Konuşulmadı
Türkiye'nin Mersin Akkuyu'da kurmayı planladığı santralin atıkları için nasıl bir planı olduğu bilinmiyor. Atıkların Rusya'ya gönderilme ya da Türkiye'nin talebi doğrultusunda Rusya'dan satın alınma ihtimali var.
Nükleer santraller çalışmaya başladığı an radyoaktif atık üretmeye başlıyor. Bu atıklar demir döküm variller içinde yüzeydeki ara atık depolarında genelde 40 yıl kadar saklanıyor.
Aralarında yaklaşık 250 bin yıl radyoaktivitesini kaybetmeyen bu atıkların nihai olarak nasıl ve nereye depolanacağı büyük tartışma konusu.
Atık Deposu 35 yıldır Bitmedi
Atıkları granit kayaların arasına depolamayı planlayan Finlandiya ve İsveç, araştırmalarda en ileri seviyede. Almanya ise atıkları tuzun içinde saklamayı planlıyor. Kaya seçiminde ülkedeki kaynaklar göz önünde bulunduruluyor.
İlk nükleer santralini 1968'de kuran Almanya, 35 yıl önce Gorloben kasabasındaki tuz madeni nükleer atık tesisi yeri olarak seçti. Ancak politik tartışmalar nedeniyle çalışmalara 10 yıl ara verilmiş, şu anda yine durmuş; bu konuda yasa çıkması için seçimler bekleniyor.
Çünkü atık deposunun yer seçiminde güvenlik kriterleri, halkın sürece katılımı ve bilimsel incelemeler yapılmalı, Gorloben'de bunlar yapılmadığı için halk hiçbir zaman ikna edilemedi.
Atıklar Tuza Hapsedilecek
Türkiye'den dokuz gazeteci olası atık deposunun 930 metre altına indik. Tuz madeninin içindeki bu deponun 10 yıl içinde açılması planlanıyor ancak güvenlik kriterleri ya da başka nedenlerle açılmama ihtimali de olan bu tesis için şu ana kadar 1,6 milyar euro harcandı.
Çevre Bakanlığına bağlı ancak işletmesi özel bir şirkete ait tesisin yöneticileri, tuzun 250 milyon yıl dışarı gaz sızdırmadığını bundan sonra da sızdırmayacağı umulduğu için atıkların kapsül şeklinde tuzun içine saklanmasını hedeflediklerini söyledi.
Sıfır Risk Diye Bir Şey Yok
Sıfır riskin hiçbir zaman mümkün olmadığını belirten yöneticiler, amacın yakıtları en az riskle güvenli bir şekilde depolamak olduğunu söyledi.
Ancak hükümet, daha iyi teknolojiler bulunur ümidiyle 500 yıl sonra da atıklara ulaşabilme yolu bırakılmasını istiyor. Atıkların depolandığı yerin bin yıllar sonra nasıl bir jeolojik yapıya sahip olacağı bilinmiyor, buz devri de yaşanma ihtimali var, denizin yükselme ihtimali de.
Ara Yakıt Deposunda
Nihai atık deposundan sonra ara yakıt deposunu gezdik. 22 yıldır atıkların depolandığı ve 50 milyon avroya mal olan bu deponun şu anda üçte ikisi dolu, nihai atık depoları tamamlandığında atıkları oraya gönderecek.
Tesisin basın sorumlusu Jürgen Auer, varillerde saklanan atıkların hiçbir şekilde radyasyon yaymadığını ve çok güvenilir şekilde saklandığını savundu ancak yüzeyde olan ara atık tesislerinin terörist saldırılara açık olduğuna dikkat çekti. Auer, nihai depolamanın daha az masraflı olduğunu ancak bunda ısrarcı olmalarının başlıca nedenin ahlaki sorumluluk olduğunu belirtti.
Tuzun Güvenilirliği Kuşkulu
Almanya yakıtlar için tuz madeninde ısrar etse de az radyoaktif madde içeren atıkların depolandığı Almanya'daki Asse tuz deposunu su bastığı için çökme meydana geldi; ne depodan suyun nasıl çıkarılacağı ne de atıkların nerede olduğu biliniyor. Bu da tuzun güvenilirliği kuşkusunu yaratmış.
X Gününde Raylardalar
Depo gezilerinden sonra son durağımız hem nükleer santrale hem de nükleer atıkların kasabalarına gelmesini istemeyen Gorlobenli çiftçiler.
Çiftçiler her yıl trenlerle gelen atıkların ilk kez hangi gün geleceğini bilmedikleri için X yani bilinmeyen günü simgelemesi için sarı tahta parçasını sembol olarak seçti.
Kasabadaki birçok evin önünde bu sarı çarpı işaretleri var. Çiftçiler, nükleer atıklar trenle geleceği zaman traktörleriyle yolu kapatıyor. Ayrıca sarı bir piramidleri raylara döşeyerek ellerini piramidin içlerine kenetliyorlar. Bu protestolarda görevli 20 bin polisin piramitleri kaldırması için çiftçilerin kolunu kırması gerekiyor. O yüzden protestolar genelde gaz ve cop müdahaleleriyle sona eriyor. En son yapılan eylemde çiftçiler tam 15 saat raylarda atıkların geçmesine izin vermedi.
Endişeli Çiftçiler Direniyor
Çiftçiler Derneği Başkanı Monica Tietke, organik tarım işletmecisi, ailesi bu işi 450 yıldır yapıyor.
Tietke, nehre 3 kilometre uzaklıktaki ara ve nihai atık depolarının bilimsel araştırmalar yapılmadan seçildiğini yıllar sonra buradan sızacak radyasyonun tarıma ve insan sağlığına nasıl zarar vereceğinin garantisi olmadığını ve bundan büyük endişe duyduklarını söyledi.
35 yıllık mücadele sonucu çiftçiler, Gorlebon'a yeni bir nükleer santral yapımını ve atıklar için yeniden işletim deposu yapılmasını engellemişler. Tiekte, yeniden işletim deposunun yapılması planlanan çam ormanın yandığını ancak bunun bir sabotaj olduğunu düşündüklerini söyledi.
Çiftçilerin nihai atık deposuyla ilgili açtığı yüzlerce dava devam ediyor; Gorleben'in yer seçiminin bilimsel olarak yeniden değerlendirilmesini istiyorlar; atıklar geldiği zaman yıllardır olduğu gibi yine traktörleriyle raylarda olacaklar.
kaynak: Nilay Vardar / Bianet.org