Avrupa Akdeniz Formu (ICAN) tarafından Ankara'da düzenlenen uluslararası "Nükleer Silahların Yasaklanması" konferansına katılan delegeler, nükleer silahların yarattığı korkunç risklere dikkat çekti. Mısırlı Ahmed Saada, ABD'nin elindeki nükleer silahları kullanması durumunda 2 milyar insanın hayatını kaybedeceğini belirtirken, Richard Lennane isimli aktivist ise ülkelerin dahil olduğu 600'ü aşkın toplantıdan herhangi bir sonuç çıkmadığını belirtti.
Avrupa Akdeniz Formu (ICAN) tarafından organize edilen "Nükleer Silahların Yasaklanmasının İnsani Zorunluluğu Boyutu" konulu uluslararası konferans, Alba Otel'de gerçekleştirildi. Konferansa çok sayıda yabancı delegasyon katıldı. İlk oturumunda moderatörlüğünü Dr. Özen Aşut'un yaptığı oturumda, nükleer silahların yasaklanmasının insani zorunluluğu tartışıldı. ICAN Türkiye Koordinatörü Arife Köse, yaptığı kısa açılış konuşmasında katılımcılara teşekkür etti ve çok önemli ve zor bir sorumluluk yerine getirdiklerini söyledi.
Mısırlı aktivist Dr Ahmed Saada, sunumunda nükleer silahların sağlık üzerindeki etkileri üzerinde durdu. "Bizler insan olarak kendi hastalıklarımızı kendimiz üretiyoruz. Nükleer silahlar en tehlikeli hastalıklardan biridir" diyen Saad, 2 bin metric tonun üzerinde bomba malzemesi bulunduğunu söyledi. Saad, özellikle liman şehirlerinin saldırılara açık olduğunu dile getirip, Hiroshima'dan örnek vererek, gösterdiği bir fotoğraf üzerinden,"Bizim yarattığımız hastalığın ne kadar tehlikeli olduğunu görün lütfen" diye konuştu.
Saad, Hiroshima'ya 16 tonluk bir bomba atıldığını belirterek, Nagazaki'ye atılan "şişman adam" lakaplı 21 tonluk bombanın fotoğrafını gösterdi. ABD'de 300 kilo tonluk bombalar bulunduğunu belirterek, Ankara üzerinden şu örneği verdi, "Bu bombalardan biri 6.5 milyonluk Ankara gibi bir şehre atılırsa, 1.5 milyon insan anında ölecek 2 milyon kişi yaralanacak" diye konuştu.
"Böyle bir saldırıya bütün şehirler maruz kalabilirler, çünkü nükleer silah varsa bütün şehirler hedeftir" diyen Dr. Saad, nükleer silahın güneşten daha kızgın bir ateş topu olduğunu söyledi,
Saad, nükleer bombanın oksijeni tüketerek ölümlere sebep olduğu da söyledi. Bu büyüklükte bir nükleer saldırı sonrasında Güneş ışığının yüzde 10'una ulaşılamayacağını, bu etkiden dolayı 2 milyar insanın hayatını kaybetmesi beklendiğini ve hastalıkların yaygınlaşacağını belirten Saad, "Ülkelerin silahlarını çok iyi kontrol ettiklerini bize söyleniyor. Bu yanlış bir bilgi, çünkü her zaman kazalar olabilir, yanlış bilgi yüzünden, korku yüzünden, yanlış çalışma yüzünden bu kazalar olabilir" dedi.
Böyle bir hata sonucunda nükleer saldırının yüzlerce şehre yönelebileceğini söyleyen Saad, konuşmasını bu silahların kullanılması ciddi felaketlere yol açabileceği uyarısında bulunarak noktaladı.
'Dante yaşasaydı cehennemi bir nükleer bomba üzerinden tanımlardı'
Greenpecae Türkiye sorumlusu Hilal Atıcı ise nükleer silahın çevre üzerindeki etkilerini anlattı. Nükleer silahla aslında "cehennemi buraya taşımak" anlamına geldiğini belirterek, "Dante eğer şu anda yaşıyor olsaydı cehennemi herhalde bir nükleer silahla anlatabilirdi" diye konuştu.
Ardından da nükleer üretiminin çevre üzerindeki korkunç etkilerini anlatan Atıcı, "Radyoaktivitenin yüzde 80'i kayalarda kalıyor ve çevreye işliyor" dedi. Nükleer üretiminden en fazla yerel halkın etkilendiğini belirterek ABD'den Avusturya'dan değişik örnekler veren Atıcı, Manisa'da 30 metre çapında bir madenin birkaç yüz metre ötesindeki köy üzerinde ciddi etkileri olduğunu söyledi. Türkiye'de yaptıkları bir araştırmanın sonuçlarını da açıklayan Atıcı, "Hatay'da 'ABD'nin nükleer silahlarının gitmesini istiyor musunuz?' diye sorduğumuz da yüzde 80 evet diyor, ama Türkiye'nin nükleer silah sahibi olmasını istiyor musunuz diye sorduğumuzda aynı insanların yüzde 80'nin buna da evet dediğini görüyoruz" diye konuştu.
'Türkiye'nin Suriye'de kullanılan kimyasal konusunda sorumluluğu var'
CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı ise yaptığı sunumda Akdeniz'deki nükleer silahlar konusunda bilgi verdi. Nükleer silahlara karşı mücadele veren kurumları "nükleer silahlara karşı savaşan kahramanlar" olarak tanımladığı konuşmasında, diğer katılımcıların nükleeri cehenneme benzetmelerine destek verdi. Kimyasal silahların siyaseten kime karşı kullanıldığının anlaşılabileceğini belirten Atıcı, "Ama insani olarak kime karşı kullanıldığının bir önemi yok. Kimyasal silahları kullananların yakınları da hayatını kaybettiler" dedi. Suriye'de kullanılan kimyasal silahlar konusunda Türkiye'nin sorumluluğuna, "Bu silahları kullananların sınırlarımızdan geçmesi ve bunları edinmesi konusunda Türkiye'ye ciddi suçlamalar var" sözleriyle dile getiren Atıcı, meclisin bu konudaki çalışmalarını aktardı.
Atıcı, genel görüşme sonrasında "Türkiye'ye yönelik ağır itham ve suçlamalara" karşı tatminkar bir cevap verilmediğini belirterek, "Ben hala ülkemin bu katliamlara bulaşmadığını umuyorum" diye konuştu.
'Türkiye'de nükleer silah bulunan ülkeler arasında'
Nükleer silahların gezegeni, canlıları yok etme gücüne sahip olduğunu belirten Atıcı, 9 ülkede 16 bin nükleer silah olduğu bilindiğini belirterek, "Ancak gerçekler bunun çok daha üstündedir. NATO üyesi birçok ülkede kimyasal silah bulunduğunu düşünüyoruz ve bunlar arasında ülkemizde bulunmaktadır" diye konuştu.
Atıcı, Greenpeace'in "Türkiye'de insanların yüzde 80'i nükleer silah istiyor" bilgisinin de "şaşırtıcı olmadığını belirterek, "Soruyu nasıl sorduğunuza bağlı, eğer nükleer silahlara karşı mısınız diye sorduğunuzda insanların yüzde 99'u evet karşıyım der" diye konuştu. Atıcı, hükümetin "Türkiye'de nükleer silah var mı" sorusuna verdiği yanıtın İsrail'in yanıtına benzediğini belirterek, "Varda diyemeyiz yok da diyemeyiz' şeklinde cevap veriyorlar" dedi. Atıcı, Türkiye'nin kara mayınlarına ilişkin OTOWA sözleşmesini imzalamasına rağmen bu konuda adım atılmadığını ve halen bir milyon kara mayının bulunduğunu da söyledi.
Nükleersiz bir dünya ütopya gibi geliyor
ICAN Türkiye Koordinatörü Arife Köse ise nükleerin yasaklanması konusuna STK'ların rolü üzerinden değindi. Köse, "Maymunlar Cehennemi" filminde nükleer silahın koruyucu bir ilahi güç olarak lanse edildiğini ve bugün bu mantığın yaygınlaştığını belirtti. Nükleer silahsız bir dünya görüşüne herkesin "imkansız" diyerek gerçekçi bulmadığını belirten Köse, "biz rüyanın içinde yaşayan insanlar gibi nükleerin olmadığı bir dünyadan bahsediyoruz gibi görünüyoruz" dedi.
Nükleer patlamaya karşı tedbir alınamayacağının altını çizen Köse, "Çünkü patladığı andan itibaren yerin 7 kat düzeyinde sıcaklığa ulaşan bir silahtan bahsediyoruz" diye konuştu. Köse nükleer silahların devlet dışı aktörlerin eline geçmesi halinde yaşanacaklara dikkat çekerek, Nükleer silahlar konusunda gelinen aşamada yapılan uluslar arası konferansların "dönüm noktası" olduğunu söyledi. Köse, güvenliğin nükleere bağlanması zihniyetinin yıkılması gerektiğinin altını çizerek, "Güveni insan üzerine kurmak zorundayız" şeklinde konuştu.
Silahsızlanma konusunda 600 sonuçsuz toplantı
Silahsızlanma görevlisi Richard Lennane ise nükleer silahsızlanmaya yönelik yeni yaklaşımları ele aldı.
Yapılan silahsızlanma anlaşmalarına rağmen ülkelerin elindeki silahları bırakmadığını yeni ülkelerin de bu silahları edinmeye başladığını belirten Lennane yapılan 600 küsur toplantısından hiçbir şekilde sonuç çıkmadığını söyledi. 18 yıl önce nükleer testler yapılmaması konusunda karar verilmesine rağmen bunun gereğinin yapılmadığını söyledi. ABD ve Rusya nükleer silahların yüzde 90'ından fazlasını elinde bulundurduğunu ve her iki ülkenin nükleer başlıkları indirme konusunda anlaşmaya varmalarına rağmen bunun gereklerinin yerine getirilmediğini söyleyen Lennane, süreçlerin neden işlemediğine işaret ederek, "Bu konuda karmaşık duygular var. İsrail'de var Türkiye'de olsun mu derseniz evet olsun derler" diye konuştu.
Lennane nükleer silahlara yönelik duyguları "bu bir bağımlılık" sözleriyle tanımlayarak, "Bunlar hem nükleer silahları ellerinde bulunduruyorlar, hem de güya bunu engellemede en önde olan ülkeler" diye konuştu. Lennane insanların topyekün nükleer silahlara karşı çıkmasını belirterek, "Daha fazla bekleyemeyiz çünkü çok büyük bir risk var.Bir an önce harekete geçmek zorundayız" ifadelerini kullandı.