AKP Hükümeti'nin "çılgın" projelerinden biri olan İstanbul Boğazına 3. köprü kurma girişimi, açılan ihaleye hiçbir şirketin teklif vermemesi üzerine iptal oldu. İhalenin ardından hükümet yetkilileri 3. köprüyü kurma konusunda ne kadar kararlı ve istekli olduklarını ifade eden açıklamalarda bulundular: "Gerekirse kamu kaynaklarıyla köprüyü yapacağız." dediler.
Kamu kaynakları dedikleri, bizlerin ceplerinden çıkan vergiler ve biz bu paraları daha iyi eğitim, daha iyi sağlık, konut, ulaşım vb hizmetlerin kamusal olarak karşılanması için veriyoruz. Şimdi, bizlerin paraları ile yapmak istedikleri 3.köprü hayatımızı daha yaşanılır kılmak bir yana, karbon salımlarını arttırarak sadece Türkiye'de yaşayanların değil, tüm gezegenin geleceğini tehdit etmekte.
Türkiye'nin en büyük yerleşim birimi olan İstanbul'da her gün yaklaşık 11.5 milyon insan şehir içinde bir yerden bir yere seyahat ediyor. İstanbul'da şu anki ulaşım sistemiyle bir yılda 260.000 ton (11,5 milyon kişi, günlük kişi başı 62 gr'dan) karbon salımı gerçekleştiriliyor. İstanbul'un tüm kara ulaşımının raylı sistemle sağlanması durumunda ise 1200 ton ( 11,5 milyon kişi, günlük kişi başı 3 gr'dan) karbon salımı olacak.
Şimdi hükümet bizim paralarımızla, sera gazları salım artışı açısından birinci sırada yer alan Türkiye'yi 3. köprü, duble yollar, termik santraller gibi projelerle -sadece artış hızı açısından değil- sera gazları salım miktarı açısından da Avrupa'nın birincisi yapacak girişimlerde bulunuyor.
Oysa;
-3.köprünün yapılmasını savunan tek bir bilim insanı bulunmuyor.
- Ulaşım uzmanları, mimarlar, şehir planlamacıları bu projeye karşı çıkıyor.
- Köprünün yapılması için 2 milyon ağaç kesilecek.
- Yerleşim yerleri ile duble yollarlar İstanbul çevresinde gittikçe azalan diğer canlıların yaşam alanlarını tamamen yok edecek.
- İstanbul çevresindeki su havzalarını yok edecek.
- Trafik sorununu çözmek bir yana, daha da içinden çıkılmaz bir hale getirecek.
Şimdi hükümet, 3.köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu'nun 55 milyarlık bir yatırım gerektirdiğinden bahsediyor. Yani bizim vergilerimizin 55 milyarlık kısmı,1999 depreminden sonra oluşturulan deprem vergisin adı altında toplanan paraları "Niye Van'daki insanlar için kullanmıyorsunuz?" dediğimizde öğrendiğimiz gibi duble yolların ve 3.köprünün yapımına harcayacaklar.
Ulaşımda duble yolların yapımı için şimdiye kadar 43 milyar TL harcanmış. Küresel ısınmanın dünyayı nasıl tehdit ettiğini, nasıl yaşanılmaz hale getireceğini kavramayan, kavramak istemeyen, işine gelmeyen hükümet bu projelerini "zenginliğin göstergesi, medeniyetin simgeleri" olarak pazarlamaya çalışıyor. Oysa birçok ülke ulaşım politikalarında değişiklik yapmaya şimdiden başladı. Örneğin, Etiyopya 2020 yılına kadar 5 bin kilometrelik demiryolu yapmayı ve demiryolunun enerji ihtiyacını yenilenebilir enerjiden karşılamak için kolları sıvamış durumda.
Bugün dünyada yaklaşık 900 milyon araç var. Dünyanın en büyük 10 şirketinin 9'u ya petrol şirketi ya da otomobil şirketi. Dünyada tüketilen enerjinin önemli bir kısmı kara taşıt araçları tarafından kullanılıyor ve bu taşıt araçlarının kullandığı yakıtın yüzde 97'si petrol. Ve bu şirketlerin çıkarına olan daha fazla raylı taşımacılık değil, daha fazla otoyol, daha fazla otomobil. Tüm bu veriler ışığında dünyanın ısınmasında başlıca sorumlu olan bugünkü ulaşım politikalarının hızla değişmesi gerekiyor. Vergilerimiz geleceğimizi yok edecek, şirketlerin kârlarını artıracak "çılgın" projeler için değil; rahat, ucuz, konforlu ve en az karbon salınımına yol açan raylı taşımacılık, bisiklet gibi ulaşım araçları için kullanılmalı.
Nuran Yüce, 27 Ocak 2012