25 Nisan’da sokaklardaydık
Küresel ısınmayı durdur! Gezegeni kurtar
25 Nisan 2009’da bir mitingle tamamlanan kampanyanın başlangıcı, 6 Aralık 2008’de Beşiktaş’ta yaptığımız basın açıklaması oldu. 6 Aralık, dünya çapında iklim değişimine karşı mücadele eden aktivistlerin küresel eylem günüydü.
6 Aralık eylemi: başlangıç!
Beşiktaş’ta bir araya gelen yüzlerce aktivist Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde hükümetleri ve Türkiye’den zirveye katılan temsilcileri protesto eden sloganlar attılar. İstanbul, Beşiktaş İskele Meydanı’nda yapılan basın açıklamasını Mor ve Ötesi’nden Harun Tekin yaptı. “Şirketleri değil gezegeni kurtar”, “ Nükleer santrallara hayır”, “Termik santrallara hayır”, dövizlerinin taşındığı eylemde Greenpeace’in güneş enerjisi ile çalışan Solar Cafe’si de eylemcilere portakal suyu dağıtıyordu.
“Değerli basın mensupları,
Bugün 6 Aralık 2008. Bugün, sizlere, geri dönülemez noktaya artık çok yaklaştığımızı tekrar hatırlatmak için buradayız.
İnsanlık, vahşi kapitalizm ile türünün devamı arasında bir tercih yapabileceği son güne şimdi her zamankinden daha yakın.
Sayıların, verilerin duyguları olsa bizden utanırlardı: böyle bir yaratıcılık potansiyeliyle gezegeni bu hale nasıl getirdiğimizi, zihinleri olsa anlayamazlardı. Ama sayılar, anlatabiliyorlar.
Hem ne yaptığımızı, hem de ne yapmamız gerektiğini.
Örneğin 4, ortalama sıcaklığın 4 derece artması, çocukların ölmesi ve pek çok canlının yok olması demek. Bu hızla gidersek en geç 50 yıl içinde gerçekleşecek.
Veya 20, iklim değişikliğini yavaşlatabilmek için sera gazlarının emisyonunu şimdiki düzeyin yüzde 20’sine indirmemiz gerek. Bunu bir kaç yıl içinde yaptık yaptık, “gecikirsek bizi bu bile kurtaramaz” diyor bilim insanları.
Bir de 850 milyar dolar var tabii. Son ekonomik krizde ilaç niyetine bir günde küresel sermayeye aktarılan bu paranın çok küçük bir bölümü ile tüm dünyanın enerji üretiminde radikal iyileşmeler yapılabilirdi.
Biz bugün bu sayılardan utanmayanlara şunu sormalıyız: küresel iklim krizi küresel finans krizinden daha mı önemsiz?
Sayılar sadece sizin sürdürülebilir soygunlarınızı, kanlı canlı karlarınızı mı ifade ediyor sanıyorsunuz?
Yoksa müşteri olamayacak kadar güçsüz olanları çoktan gözden çıkarttığınız doğru mu?
Soru sormakla yetinmiyoruz, bütün dünya hükümetlerine 6,5 milyar insanın geleceğine dair bir ekolojik muhtıra veriyoruz.
Küresel Eylem Grubu olarak tüm emekçileri, yoksulları, anti-kapitalistleri, gençleri, işsizleri, barış yanlılarını gezegen çapında mücadeleye çağırıyoruz.
Küresel ısınma, küresel sermayenin ve hükümetlerin ahmakça enerji politikalarının sonucudur.
Aslında dünyaya hükmeden ekonomik zihniyetin Mars’ta müşteri bulmayı ummuyorsa kendi bekası için de derhal geri adım atması gerekir. Ama biz onun çıkarını düşünecek değiliz elbette.
Biz müşteriyi insana, pazaryerini şenliğe, dünyayı da yeniden yaşanabilir bir yere çevirmeye kararlıyız. Petrole, kömüre, doğalgaza bağlı enerji politikalarına "Hayır!" diyoruz. Rüzgâr ve güneş bize yeter. Şimdi zenginleri değil, gezegeni kurtarma zamanıdır.
Bizi dinlediğiniz için teşekkürler.” (Harun Tekin’in yaptığı basın açıklaması)
Basın açıklamasının ardından farklı muhalif kesimlerden katılımcıların yer aldığı dört saat süren iklim zirvesi yapıldı. Zirveye katılanların verdikleri mesajlar oldukça çarpıcıydı:
Sanatçı aktivist Memet Ali Alabora zirvenin sunuculuğunu yaptı.
-İki kriz birden yaşıyoruz, kapitalizmin krizi ve ekolojik kriz. Kapitalizmin tekerleklerinin havası söndü. Tekerleklere hava mı basacağız, yeni bir hayata mı başlayacağız? Bilge Contepe ( Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü)
-İklim, yoksulluk, elit zenginler. Bu üç realiteyi bir arada görmemiz gerekiyor. Sistemin dışına çıkmak, orada mücadele etmek gerekiyor. Ömer Marda ( Açık Radyo)
-Küresel ısınma insanları köklü sağlık sorunlarına itiyor. Nazmi Algan ( İst. Tabip Odası)
-Küresel ısınma emekçilere ve yoksullara vuruyor. 6,5 milyar insanın hayatı tehdit altında. Durdurmamız mümkün ama biran önce hareket geçilmesi ve pazar dışında çözümler üretilmesi gerekiyor. Şirketlerin karları değil, insanların ve gezegendeki tüm canlıların yaşamları için çözümler uygulanmalı. Helin Çimen (DSİP)
-Türkiye’nin su kaynakları hızla azalıyor. 2050’ye kadar yüzde 20-40 oranlarında düşüş bekleniyor. Erkut Ertürk ( Doğa Derneği)
-Türkiye sera gazı salımlarını artırıyor, 47 kömür santrali kuruluyor. Kömür yerine acilen yenilenebilir enerjiye geçilmeli. Hilal Atıcı ( Greenpeace)
-Biz antikapitalistiz. Savaşa, mali krize, iklim değişikliğine karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Artık Kyoto Potokolü ömrünü doldurdu. Şimdi Kopenhag’da daha etkili bir sözleşmenin oluşturulması için mücadele etmeliyiz. Bizim mücadelemiz milliyetçilerin mücadelesinden radikal bir şekilde farklı. Şenol Karakaş (Küresel BAK)
Çok sayıda kampanyadan aktivistlerin katıldığı forumda 2009’da Kopenhag’da daha fazla sera gazı indirimi kararının çıkması, gerçek önlemler alınması için mücadele etmek gerektiği vurgulandı ve ilk kitlesel mitingin tarihi de 25 Nisan 2009 günü olarak belirlendi.
Zirvede Suyuma Dokunma kampanyasından Serkan Atak, Munzur Koruma Kurulu’ndan Yılmaz Yurdakul, Uluslararası Af Örgütü’nden Burcu Türkay, Moğollar Grubu’ndan Taner Öngür de konuşmalar yaptı.
Zirvenin sonunda Marsis konser verdi.
Etkinlik sırasında Poznan’da iklim zirvesini protesto etmek için eyleme katılan aktivistlerimizden bilgi aldık.
6 Aralık kampanyası için hazırladığımız afiş,
6 Aralık için hazırladığımız ve binlerce dağıttığımız bildiri,
18 Aralık: Bankalara para, gençlere kurşun!
6 Aralık eylemiyle, KEG 25 Nisan kampanyasını başlatmış oldu. 6 Aralık’ın hemen ardından bir yandan dünya çapında sarsıcı sonuçlar doğuran bir yandan da Yunanistan gibi ülkelerde polis şiddetinin tırmanmasına neden olan mali kriz, KEG’in de gündeminde ön sıralara geçti. Yunanistan’da Alexandros Grigoropulos’un polis tarafından kurşunlanarak öldürülmesi KEG tarafından uluslararası eylem gününde protesto edildi.
18 Aralık 2008’de saat 18.30’da Galatasaray Lisesi önünde KEG bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını KEG adına yapan Meltem Oral, “Bankalara para, gençlere kurşun. Krizin faturasını ödemeyeceğiz” dedi.
Gazze direniyor!
KEG bir hafta sonra, İsrail’in Gazze’ye saldırısı sonucunda oluşan öfkeye katıldı. Türkiye’deki savaş karşıtı kampanya olan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun çağrısıyla 30 Aralık’ta İstiklal Caddesi’nde gerçekleşen ve binlerce insanın katıldığı insan zinciri etkinliğine KEG aktivistleri de katıldı.
Nükleere hayır!
KEG’in 25 Nisan’da bir miting yapmayı hedeflemesinde 26 Nisan gününün Çernobil felaketinin yıldönümü olması önemli bir etkendi. 25 Nisan kampanyası hem iklim değişimine hem de hükümetin nükleer santral kurma sevdasına karşı bir protesto anlamına geliyordu.
Kampanya boyunca, “Başka bir enerji mümkün”, “Küresel ısınmayı durdurun” ve” Nükleer santrallara hayır” sloganları sık sık işlendi.
Bu çerçevede kampanyanın bir aşamasında 17 Ocak’ta, hükümetin nükleer santral girişimini protesto ettik.
17 Ocak eyleminin basın çağrısı aşağıdaki gibiydi:
“NÜKLEER ÖLDÜRÜR, NÜKLEER İHALEYİ DURDURUN!!!!
AKP hükümetinin açtığı nükleer yarışmanın üçüncü aşamasına gelindi. 19 Ocak’ta TETAŞ nükleer ihaleye tek başvuru yapan şirketin fiyat teklif zarfını açacak. Verilen fiyat teklifi uygun bulunursa, konu Bakanlar Kurulu’nun gündemine gelecek.
Hükümeti bir kez daha uyarıyoruz. Yaşamlarımızla ölümcül bir kumar oynayan, nükleer lobilerin sözcülüğüne soyunanlara sesleniyoruz. Bizler, ölüm değil yaşam, savaş değil barış diyenler NÜKLEER SANTRAL KURULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ.
Siz basın emekçilerini, basın açıklamamıza davet ediyoruz.”
Basın açıklamasından önce aktivistler İstiklal Caddesi boyunca radyasyona maruz kalmış insanların görüntüsünü simgeleyen makyajlarla dolaşıp bildiri dağıttılar.
Bildiri dağıtımından sonra sıra basın açıklamasına geldi. Basın açıklamasını KEG adına Mine Kösem yaptı:
“NÜKLEER SANTRAL İSTEMİYORUZ
Sevgili arkadaşlar,
Yaklaşık dört ay önce AKP hükümeti nükleer santral kurulması için yarışma niteliğinde bir ihale açtı. Bir kaç dakika süren yarışmaya katılan 6 şirketten 5 tanesi sadece teşekkür ederek yarışmadan çekildiler. “ Yazı da gelse, tura da gelse, dik de gelse nükleer santral kuracağız” diyecek kadar nükleer lobilerin etkisindeki hükümet sadece tek bir başvuru olmasına rağmen yarışmayı devam ettirme kararı aldı. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Rus-Ciner ortaklığı olan Atomstroyexport-Inter Rao-Park Teknik Ortak Girişim Grubu’nun teknik ve güvenlik açısından uygun olduğunu açıkladı. Şimdi sıra TETAŞ’ın 19 Ocak tarihinde açacağı fiyat teklifi zarfında. TETAŞ’ın onaylanması durumunda konu Bakanlar Kurulu’na gelecek.
Şimdi ‘yazı da gelse, tura da gelse, dik de’ gelse diyen hükümete soruyoruz:
Nükleer atık sorununu nasıl çözdünüz?
Nükleer atıkların saklanması konusunda bugün dünyada hiçbir geçerli çözüm önerisi ve uygulaması bulunmuyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın verilerine göre şu anda geçici atık depolama alanlarında 270 bin ton civarında tükenmiş yakıt çubuğu bulunuyor. Yani 13 bin kamyon tehlikeli madde. Düzenlediğiniz nükleer yarışma atıkların yüzlerce yıl çevreye ve insanlara zarar vermeyecek şekilde saklanmasını içeriyor mu? Yoksa yüzyıllarca tüm canlılara radyasyon yaymaya devam edecek bu atıkları denize atarak ya da gömerek mi halletmeyi düşünüyorsunuz?
Nükleer santralların yapımında, çalıştırılmasında karbon salımı yaratmayan teknikler mi buldunuz?
Nükleer santral isteyenler, bunu küresel ısınmaya karşı bir girişimmiş gibi bize yutturmaya çalışıyorlar. Oysa nükleer santrallarda üretilen elektriğin kilowatt saati başına 65 gram karbondioksit salımı yaptığı bir gerçek. Uranyum madenin çıkarılmasından öğütülmesine, işlenmesinden zenginleştirilmesine, hem yakıtın hem de atığın taşınmasında göz ardı edilemeyecek kadar karbondioksit salımı gerçekleşiyor. Bütün bunlara rağmen nükleer santralları nasıl iklim değişikliğine çözüm olarak sunabiliyorsunuz? Yoksa bilmemek işinize mi geliyor?
Değerli basın emekçileri,
Nükleer santral yapımının maliyetleri mi düştü?
Nükleer santralların ekonomik olarak makul yatırımlar olmadığı herkes tarafından biliniyor. Bir nükleer santralin kurulumu en az 5 milyar dolar ile başlıyor. Bitiş maliyetleri için ise Finlandiya'da Areva ve Siemens tarafından inşa edilmeye çalışılan Avrupa'nın en yeni ve modern nükleer santralini hatırlamak yeterli. Finlandiya'daki reaktör inşaat süresi şimdiden en az 2 yıl uzadı. Maliyetleri de yüzde 50 artmış durumda. Milyonlarca insanın işsiz kaldığı küresel kriz ortamında, ekonomik maliyet açısından makul olmayan nükleer yatırımını niye tercih ediyorsunuz?
Nükleer santrallerin güvenliğinde teknolojik gelişmeler mi oldu?
TAEK tarafından teknik ve güvenlik açısından yeterli bulunan Rus tipi basınçlı su rektörünün, batı tipi benzerlerinde bulunan tüm güvenlik sistemlerine sahip olduğu söyleniyor. 2008 yılı içinde Japonya’da, Slovenya’da, Fransa’da yaşanan kazaları, kısa vadede ölümcül sonuçlar yaratmadığı için mi yok sayıyorsunuz.?
Değerli basın emekçileri,
Nükleer enerji, nükleer silahların ilk adımıdır. İsrail’in, Filistin’e yönelik acımasız saldırılarını durdurma konusunda arabuluculuk yapmaya çalışan AKP hükümetine soruyoruz. Barışı siz de nükleer silah üreterek mi sağlayacaksınız? Filistin halkına cidden yardım etmek istiyorsanız nükleer bombalara sahip az sayıdaki ülkeden birisi olan İsrail devleti ile askeri anlaşmaları iptal etmeniz gerekiyor.
Nükleer enerji nükleer silah çılgınlığının temelidir. Nükleer enerji, savaşçıdır, militaristtir, nükleer silahların ilk adımıdır.
Değerli basın emekçileri,
‘Yazı da gelse, tura da gelse, dik de gelse nükleer santral kuracağız’ diyenleri bir kez daha uyarıyoruz. Yaptığınız siyasi bir seçimdir. Günümüzü ve gelecek kuşakların yaşamlarını etkileyecek ölümcül bir adımdır. Yıllardır, defalarca nükleer karşıtları olarak sokağa çıktık, nükleer lobisini teşhir ettik, yatıp kalkıp nükleer santral kurulması için hamle yapan Enerji Bakanı’nı uyardık.
Şimdi, bir kez daha uyarıyoruz.
Bizler, tüm canlıların yaşamı için tehlike oluşturacak olan, pahalı, militarist bir teknoloji istemiyoruz. Yeni Çernobiller yaşanmasına izin vermeyeceğiz. Hükümetler nükleer sevdasından vazgeçmedikçe biz nükleer karşıtları da mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
Daha önce de defalarca basın açıklamaları, eylemler, mitingler düzenledik. Nükleer sevdalılarını, santral kurma düşlerinden vazgeçirene kadar da eylemlerimize devam edeceğiz. İlk büyük eylemimiz 25 Nisan’da olacak. 25 Nisan’da bir yandan küresel ısınmaya karşı bir yandan da nükleer santrallara karşı, “Başka bir enerji mümkün/Gezegeni kurtar” sloganıyla ilk mitingimizi yapacağız.
Akkuyu’nun, Akdeniz’in, Türkiye’nin, dünyanın üzerine nükleer karanlık çökmesin diye,
Nükleer çılgınlığa hayır demek için,
Hayatı savunmak için,
Nükleer santral kurmalarına izin vermeyeceğiz.”
Kyoto Protkolü: Nihayet!
Şubat ayında ise KEG’in kuruluşundan beri yükselttiği bir talep olan Kyoto Protokolü’ne Türkiye’nin taraf olması konusunda atılan adımla ilgili bir basın açıklaması yapıldı:
“Kyoto Protokolü en sonunda TBMM'nin gündemine gelebildi ve Türkiye protokole taraf oldu. Bu karar tüm aktivistleri, antikapitalistleri, çevrecileri mutlu etti. Yıllardan beri “İmzala, imzala Kyoto'yu imzala" diye sokaklarda mücadele edenler kazandılar. Kyoto Protokolü, küresel iklim değişikliğinin durdurulması konusunda oldukça yetersiz bir sözleşme. Buna rağmen uluslararası tek sözleşme olması, küresel ısınmanın fosil yakıtların kullanımından kaynakladığını kabul etmesi ve hükümetlerin bu konuda adım atmalarını istemesi anlamında önemliydi. Şimdi bundan çok daha etkili uluslararası bir sözleşmeye ihtiyacımız var. 2009 Kopenhag önümüzdeki hedeftir.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, tasarının mecliste kabul edilmesinden sonra yaptığı teşekkür konuşmasında "Biz küresel iklim değişikliğiyle mücadeleyi, başkaları istediği için değil vatandaşlarımızın daha rahat yaşaması için gerçekleştiriyoruz " demiş. Ayrıca bir kısım yetkili de protokole katılım gerekçelerini "pazarlıklarda elimiz güçlensin" diyerek açıklamaktalar.
Küresel iklim değişikliği insanlık ve tüm canlılar için bir felaket. Bu felakete Türkiye'nin katkı oranı da anlatıldığı kadar önemsiz değil. Türkiye tüm EK-1 ülkeleri arasında 1990 seviyesine göre karbon salım artış oranı ( %82) en yüksek olan ülke. En çok salım yapan ülkelerin arasında 23. sırada.
Hükümetin Protokol'e taraf olmasını geciktiren de, mecliste MHP'nin ve bazı CHP'li milletvekillerinin Protokol’ün görüşülmesini engelleme çabaları da hep aynı gerekçeye dayanıyor: Milli çıkarlarımız ne olacak?
İklim değişikliği milli bir olay değildir. Tüm gezegenin, tüm canlı yaşamının, tüm dengenin, bildiğimiz anlamda dünyanın sonunu getirmek üzere olan bir felakettir. Ulusal çıkarları öne sürerek iklim değişikliğine karşı mücadeleyi erteleyen, görmezden gelen, küçümseyenler, her zaman olduğu gibi büyük şirketlerin, kömür, petrol, otomotiv ve silah şirketlerinin sözcülüğünü yapıyorlar.
Türkiye'deki aktivistlerin, antikapitalistlerin, çevrecilerin Kyoto'ya taraf olan hükümetten taleplerini şimdi daha yüksek sesle dile getirme zamanıdır. Talebimiz ve sloganımız olan “Kyoto'yu imzala" artık gerçekleşti. Şimdi Kyoto imzacısı olan hükümetin yeni kömürlü termik santral açmamasını, yapım aşamasında olanların durdurmasını talep ediyoruz. Nükleer santral ihalesinin iptal edilmesi, yeni otoyolların, köprülerin yapılmasından vazgeçmesi için mücadele edeceğiz. Hükümet hem protokolü imzalayıp hem de karbon salım oranlarını artıcı faaliyetlere devam edebileceğini düşünüyor olabilir ya da isteyebilir. Ama sadece Kyoto'ya taraf olmak bile iklim değişikliğinin sebebinin karbon salımları olduğunu ve felaket düzeyindeki etkilerine karşı acil önlem ve sorumluluk almak gerektiğini kabul etmek anlamına geldiğini hatırlatmak isteriz. İklim kampanyasının aktivistleri bu hatırlatmayı her gün yapmaya devam edecekler ve 25 Nisan 2009'da "Başka Bir Enerji Mümkün, Gezegeni Kurtar" talebiyle yine sokaklarda olacağız. İklim değişimine karşı mücadelemiz şimdi çok daha önemli.”
KEG Barış Panayırı’nda
Mart ayında ise Küresel BAK’ın geleneksel olarak düzenlediği Barış Panayırı içinde KEG stand açtı, KEG aktivistleri bildiriler dağıtarak 25 Nisan mitinginin duyurusunu yaptı. İmza föyleriyle KEG kampanya için yeni aktivistler kazandı.
Barış Panayırı’na katılan ve destek veren Suyuma Dokunma Kampanyası da Panayır kapsamında Barış Çadırı’nın önünde bir basın açıklaması yaptı. Beşiktaş İskele Meydanı’ndan Çadır alanına yapılan yürüyüşten sonra yapılan basın açıklamasında Mor ve Ötesi’nden Kerem Kabadayı kampanya adına bir konuşma yaptı. DTP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel de bir konuşma yaptı. Basın açıklaması, “Güneş, rüzgar, bize yeter” sloganlarıyla son buldu.
KEG Alternatif Su Forumu’nda yer aldı
5. Dünya Su Forumu İstanbul’da gerçekleşti. Çok sayıda ülkeden devlet başkanları ve bürokratın katıldığı Su Forumu, Alternatif Su Forumu tarafından protesto edildi. Aylar öncesinden başlayan protesto Alternatif Su Forumu kampanyasına, KEG en başından itibaren aktif bir biçimde katıldı.
“Bizler inanıyoruz ki, su dünyadaki bütün insanların ortak kamusal mülkiyetidir. Kim olursa olsun suyu özel mülkiyet olarak görüp kullanamaz. Su tüm ekosistemlerin vazgeçilmez kaynağı ve temel ihtiyacıdır.
Suyun vazgeçilmez özelliğinden dolayı tüm insan toplulukları ve her insan suya – özelde içme suyuna – yeterli nitelik ve nicelikte erişim hakkına sahip olmalıdır. Toplumun refahı su olmadan çoğalamaz, su başka bir kaynakla ölçülemez, kar amacıyla değişilemezdir.
Suyun toplumlar, insanlar, cinsiyetler ve ülkeler arası dayanışmanın gelişmesine katkıda bulunması gerekir.
Su kaynakları dünya ve bölgeler düzeyinde eşitsiz şekilde dağılmıştır. Ancak bu, suya erişimin insanlar, topluluklar ve bölgeler arasında böyle olması/kalması gerektiği anlamına gelmez.” çağrısıyla 20-22 Mart tarihleri arasında örgütlenen Alternatif Su Forumu’nda KEG üç panel gerçekleştirdi.
KEG forumda şu programla yer aldı:
Birinci panel: Hidroenerji, Barajlar ve Sürdürülebilirlik,
Brent Millikan, Brezilya
Tseten Lepcha, Hindistan
Yılmaz Yurdakul, Munzuru Koruma Kurulu
Erkin Erdoğan, Küresel Eylem Grubu
Bilal Gümüş, TMMOB Diyarbakır
Moderatör: Ercan Ayboğa, Hasankeyfi Yaşatma Girişimi
Düzenleyenler:
Küresel Eylem Grubu, International Rivers, Munzur Koruma Kurulu
İkinci panel: Küresel İklim Değişikliği ve Su Politikaları,
Jonathan Neale, Küresel İklim Değişikliğine Karşı Kampanya, İngiltere
Ümit Şahin, Yeşiller Partisi
Marisa Feijoo, University of Zaragoza / İspanya
Indigineous respresentation
Moderatör: Nuran Yüce, Küresel Eylem Grubu
Düzenleyenler
Heinrich Böll Stiftung Derneği, Küresel Eylem Grubu, Yeşiller Partisi, XNCA / İspanya
Üçüncü panel: Tarım ve Su Politikaları,
Süleyman Yılmaz, Yeşiller Partisi
Gökşen Şahin, Küresel Eylem Grubu
Annelies Broekman, XNCA, İspanya
Daniel Moss, ABD
Moderatör: Nükhet Ogan, Heinrich Böll Stiftung Derneği
Düzenleyenler:
Yeşiller Partisi, Heinrich Böll Stiftung Derneği, Küresel Eylem Grubu, XNCA / İspanya
Nükleer suç duyurusu
18 Mart 2009, Çarşamba günü, saat 11:00’da, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na, nükleer santral ihalesinde Nükleer İhale Yasası’na ve İhale Şartnamesi’ne uymayıp her koşulda nükleer santral kurmak için ellerinden gelen çabayı sarf eden, fiyat teklifi üzerinde sözlü pazarlık yürüten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, TETAŞ A.Ş’nin Başkanı Hacı Duran Gökkaya, Yönetim Kurulu Üyeleri, Hüseyin Karakaya, Yaşar Çakmak, Nilgün Açıkalın hakkında Küresel Eylem Grubu, bir dizi kurumla birlikte suç duyurusunda bulundu.
KEG aktivistleri suç duyurusundan sonra yaptıkları açıklamada, “Ne Akkuyu’da, ne Sinop’ta ne de başka bir yerde nükleer santral kurulmasına izin vereceğiz. 25 Nisan’da, İstanbul’da ‘Başka bir enerji mümkün, gezegeni kurtar’ mitinginde de nükleer santral istemediğimizi binlerce kişiyle birlikte haykıracağız.” dedi.
Aşağıda suç duyurusu dilekçesinin örneği yer alıyor:
İSTANBUL CUMHURİYET SAVCILIĞI’NA
ŞİKAYET EDEN :
ŞÜPHELİLER : 1- Recep Tayyip Erdoğan
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Ankara
2- Hilmi GÜLER
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI, ANKARA.
3- Hacı Duran GÖKKAYA
İnönü Bulvarı No:27 KLNM Blok 06100 Bahçelievler/ANKARA
4- Hüseyin KARAKAYA, aynı adreste.
5- Yaşar ÇAKMAK, aynı adreste.
6- Nilgün AÇIKALIN. aynı adreste.
SUÇ TARİHİ : 19.01.2009 ve devamı tarihlerde.
SUÇ : Şüphelilerin hakkında, TCK. 236/1 - d ve e, 250/1-2, 257/ 1 – 2 ve 262. maddeler gereğince veya yüce makamınızın takdir edeceği diğer kanun maddelerince cezalandırılmaları için, gerekli kovuşturmanın yapılarak kamu davası açılmasına karar verilmesi talebidir.
AÇIKLAMALAR :
Şüphelilerden Hilmi GÜLER halen ülkemizin Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevini yürütmektedir. Diğer Şüpheliler ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı bir iktisadi devlet teşekkülü olan TETAŞ A.Ş. Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleridir.
TETAŞ A.Ş. ülkemizin elektrik ihtiyacını karşılama adı altında enerji alımı konusunda 24.09.2008 tarihinde ülkemizde daha önce örneği görülmemiş bir biçimde “YARIŞMA” adı altında bir işlem ile ülkemizde nükleer enerji santralı kurup işletecek olan firmaların başvurularını toplamıştır.
İlgili işlemler 5710 sy Nükleer Güç Santrallarının Kurulması Ve İşletilmesi İle Enerji Satışına İlişkin Kanun” ve “Nükleer Güç Santrallarının Kurulması Ve İşletilmesi İle Enerji Satışına İlişkin Kanun Kapsamında Yapılacak Yarışma Ve Sözleşmeye İlişkin Usul Ve Esaslar İle Teşvikler Hakkında Yönetmelik” ve de TETAŞ A.Ş. tarafından ilgili işlem için hazırlanan ŞARTNAME çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
Toplam on üç (13) firmanın şartname aldığı yarışma/ihale işlemine sonuçta sadece SC Atomstroyexport/Rusya, Jsc İnter Rao Ues/Rusya ve Park Teknik Elektrik Madencilik Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş/Türkiye Ortak Girişimi teklif vermiş ve bu teklif zarfı 19 Ocak 2009 Pazartesi günü kamuoyunun huzurunda açılmıştır. Bu teklif miktarının İndirgenmiş Birim Fiyat :21,16 ABD Cent/kWh, olarak sunulduğu böylece anlaşılmıştır. Anılan rakamın dünya ölçeğinde görülmemiş denli yüksek oluşu gerek basın organlarının ve gerekse şartname almasına rağmen yarışma işlemine katılmayan diğer konsorsiyum/şirketlerin ve de konunun tüm uzmanlarının ortak görüşüdür.
Bu gelişme üzerine Şirket derhal ikinci bir fiyat teklifi sunarak 21,16 ABD Cent/kWh olan ilk teklifini 15,35 ABD Cent/kWh olarak değiştirmek istemiştir. Şüphelilerden Enerji Bakanı’nın teklifin açıldığı tarihte sabah yaptığı açıklamalardan bu teklifin de dikkate alınacağı sonucuna varılmış ve bu bilgi ulusal haber organlarınca halka iletilmiştir. Aynı günün akşamı ise gelen itirazlar ve mevzuatın açıklığı karşısında Enerji Bakanı geri adım atarak ikinci teklifin verilemeyeceğini, evrakın resmi evrak olarak kayda alındığı ancak işleme konulamayacağı için geri gönderileceğini yine ulusal haber organları aracılığıyla kamuoyuna açıklamıştır. (ekte yer alan haber örnekleri ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Resmi İnternet Sitesinde yayınlanan haber örneği).
Bu süreçten sonra ihale/yarışma iptal edilmesi gerektiği halde iptal edilmemiş, ötesinde, Şüphelilerden Enerji Bakanı Hilmi GÜLER ve Başbakanımız sayın Recep Tayip ERDOĞAN’ın basına dahi yansıyan ısrarlı tutumuyla, devam edilmiştir.
Bununla da sınırlı kalınmayarak defaten ve açık bir şekilde pazarlık yapılabileceği, verilen teklifin açıklattırılmasının isteneceği beyan edilmiş ve bu beyanlar doğrultusunda işlem yapıldığı yine basına açıklanmıştır. Hatta Başbakanımız sayın Recep Tayip ERDOĞAN, Davos’ta yapılan görüşmeler sırasında dahi fiyat pazarlığı yapıldığı ve pazarlıkların sürdürüldüğü bilgisini vermiştir.
İşlemin dayanaklarından olan “Nükleer Güç Santralı Kurup İşletecek Ve Tetaş’a Elektrik Enerjisi Satacak Şirketin Belirlenmesi İçin Yapılacak Yarışmaya İlişkin Şartname”nin Üçüncü Zarfların Açılması ve Değerlendirilmesi başlıklı 28.2 maddesi şu şekildedir:
“TAEK ölçütlerini karşılayan tekliflerin TAEK tarafından İdare’ye bildirilmesini müteakip, İdare tarafından açılmadan muhafaza edilen 3’üncü zarflar, belirlenecek ve yazılı olarak İsteklilere bildirilecek bir tarih ve saatte teklif sahipleri veya temsilcileri ile hazır bulunanlar önünde açılır ve İstekliler tarafından teklif edilen ve işbu Şartname eki Teklif Formu’na işlenmiş olan yıllara sari Uzlaştırmaya Esas Toplam Aktif Elektrik Enerjisi Miktarlarının toplamı, yıllara sari olarak teklif edilen Toplam Ortalama Aktif Elektrik Enerjisi Birim Fiyatlarının ağırlıklı ortalaması ve Değerlendirmeye Esas İndirgenmiş Birim Fiyat açıklanır. TAEK ölçütlerini karşılayamayan İsteklilere ait 3’üncü zarflar açılmadan iade edilir ve oturum kapatılır”.
Şartname’nin İsteklilerden Tekliflerine Açıklık Getirilmesinin İstenmesi başlıklı 29. maddenin 2 fıkrasında ise,
“29.1. Yarışma komisyonunun talebi üzerine İdare, tekliflerin incelenmesi, karşılaştırılması ve değerlendirilmesinde yararlanmak üzere net olmayan hususlarla ilgili İsteklilerden tekliflerini açıklamalarını isteyebilir.
29.2. Bu açıklama, hiçbir şekilde teklif fiyatında değişiklik yapılması veya Yarışma dokümanında yer alan şartlara uygun olmayan tekliflerin uygun hale getirilmesi amacıyla istenilemez ve bu sonucu doğuracak şekilde kullanılamaz.
29.3. İdarenin açıklama talebi ve İsteklinin bu talebe vereceği cevaplar yazılı olacaktır.”
hükümleri yer almaktadır. Son olarak 30 madde de ise yarışmanın karara bağlanması ve onaylanması bölümünde,
“30.1. Komisyon tarafından yapılan değerlendirme sonucunda, Yarışma’da en uygun teklifi veren İstekli belirlenir.
30.2. Komisyon nihai kararını vermeden önce, Yarışma’yı kazanan İsteklinin ihalelere/yarışmalara katılmaktan yasaklı olmadığına dair teyidi alınır. İsteklinin yasaklı olmadığı anlaşıldıktan sonra gerekçeli Komisyon Kararı Yönetim Kurulunun onayına sunulur.
30.3. Komisyon Kararının Yönetim Kurulunca onaylanmasını müteakip, belirlenen en uygun teklif Bakanlar Kurulu’nun Onayına sunulmak üzere İdare tarafından Bakanlığa intikal ettirilir”
hükmü yer almaktadır.
Anılan yarışma işleminin kurallarını belirleyen mevzuatta ve şartnamede PAZARLIK usulü uygulanabileceğine dair bir hüküm olmadığı gibi bu konuda herhangi bir kurum ya da makama verilmiş bir yetki yoktur. Aksine kurallar kesin olarak belirtilmiş olup tekliflerin değiştirilmesi ya da pazarlık usulünün önüne set çekilmiştir.
Yapılan açıklamalardan; yasaya aykırı olarak gerçekleştirilmek istenen pazarlık usulünü gizlemek amacıyla “fiyat açıklaması” yaptırılacağı, ödenecek asıl fiyatın çok daha düşük olduğu, belirtilen fiyatın giydirilmiş fiyat olduğunun iddia edileceği anlaşılmaktadır. Ancak Şartname’nin 28. fıkrasında açıkça belirtildiği gibi, Şirketin Değerlendirmeye Esas İndirgenmiş Birim Fiyatı belirtmek zorunda olduğu, Teklif ile bu fiyatın belirtildiği ve dünya ölçeğinde dahi fahiş bir fiyat olduğu ortaya çıkmaktadır.
Anılan işlem ve eylemler ile şüpheliler eylem ve işlemlerinin uyması gerekli olan kanun hükümlerini çiğnemişler ve hiçe saymışlardır. Bu durum halen devam etmektedir.
Şüpheliler eylemleri ile kamu maliyesini tahayyülü zor bir yük altına sokmaya uğraştıkları ortaya çıkmaktadır. İlk fiyat teklifi olan 21,16 ABD Cent/kWh’i dünyadaki ekonomik gelişmelere bağlı olarak değiştirildiği belirtilerek teklifini 15,35 ABD Cent/kWh olarak aşağı çekmişlerdir. Bu ikinci teklifin dahi ilgili uzmanlarca yüksek olduğu konusunda uyarılar yapılmıştır. İki teklif arasındaki fark 5.81 ABD Cent/kWh dir. İlk teklifin %28 oranında indirimi teklif veren şirket bir anda verebilmiştir. Dünyadaki ekonomik krizin ağırlaşarak sürdüğü dikkate alınırsa ekonomik gelişmelere bağlı olarak yapılan değişmenin indirim değil arttırma yönünde olması gerektiği açıktır. Ülkemizde Yap-İşlet Doğalgaz modeli santrallerden elde edilen elektrik enerjisinin birim fiyatının 5.4 ABD Cent/kWh olduğu ve yapılan indirimin santralin üretim kapasitesi, alım garantisi verilen 15 yıllık süre dikkate alındığında yaklaşık 25.000.000.000 ABD doları olması, ısrarla sürdürülen işlemin yarattığı tehlikenin en basit örneğidir.
Aradaki fiyat farkının serbest piyasa ekonomisinin işleyişi ile açıklanmasının olanağı bulunmamaktadır.
Yasal olarak başka teklif alınması mümkün değildir. Yani teklif değiştirilemez. Buna karşı teklifin ne ölçüde haksız olduğu verilen ikinci teklifle de ortaya çıkmaktadır.
Şüpheliler arasında yer alan Enerji Bakanı Hilmi GÜLER denetleyicisi ve amiri konumunda olduğu TETAŞ A.Ş.’nin ve İhale Komisyounu’nun yapmış olduğu işleme yetki ve görev sınırını aşarak doğrudan müdahalede bulunmuştur. Zira anılan YARIŞMA işlemini yapmak ve yürütmek, gerekirse iptaline karar vermek görev ve yetkisi TETAŞ A.Ş. ye verilmiştir. Buna rağmen Bakan Hilmi GÜLER TETAŞ görevlisi gibi beyan ve işlemlerde bulunmaktadır. Diğer şüpheliler ise yapılan eylem ve işlemlerin kanuna aykırı hale gelmesine ve yarışma işleminin iptalinin gerekmesine rağmen işleme devam etmektedirler.
Şüpheliler arasında yer alan Enerji Bakanı Hilmi GÜLER ve Başbakanımız sayın Recep Tayip ERDOĞAN, işlem konusunda son sözü söyleyecek olan Bakanlar Kurulu’nun başkan ve üyesidirler. Buna rağmen devam ettirilen işlem hakkında yaptıkları beyanlar ile ihsas’ı rey de bulunmuşlardır. Beyanları dikkate alındığında her ne pahasına olursa olsun nükleer enerji santralinin kurulacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca beyan ve işlemleri ile görev gereklerine aykırı davranmakta ve sıfatları ve kamu gücünü kullanarak astları konumunda olan TETAŞ A.Ş. Yönetim Kurulunun mevzuat gereği iptal etmesi gereken işleme devam etmeye zorlamaktadırlar.
Anılan eylemler neticesinde teklif veren tek firma olan SC Atomstroyexport/Rusya, Jsc İnter Rao Ues/Rusya ve Park Teknik Elektrik Madencilik Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş/Türkiye Ortak Girişimin lehine, kamu maliyesinin aleyhine sonuç doğacaktır.
Şüphelilerden Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Enerji Bakanı Hilmi GÜLER, TCK. 250/1-2, 257/ 1 – 2 ve 262 maddelerini ihlal etmişlerdir.
Diğer şüpheliler TCK 236/1 - d ve e, 250/1-2, 257/ 1 – 2 maddelerini ihlal etmişlerdir. Bu nedenle sayın makamınıza başvurarak şüpheliler hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak haklarında kamu davası açılmasını talep etmek zaruri olmuştur.
SONUÇ
Yukarıda izahına çalıştığımız nedenlerle şüpheliler hakkında TCK 236/1 - d ve e, 250/1-2, 257/ 1 – 2 ve 262. Maddeleri veya yüce makamınızın takdir edeceği diğer kanun maddelerince cezalandırılmaları için gerekli kovuşturmanın yapılarak, haklarında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ederim.
TARİH: 18.03.2009
AD –SOYAD:
İMZA
Basında bu eylemle ilgili çıkan bazı haberlerin linkleri şöyle:
http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=44640
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11236873.asp
http://haber.turk.net/GEN/2238104/Nukleer-enerji-ihalesine-suc-duyurusu_2238104
http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1072640&Date=18.03..2009&Kategori=turkiye&b=Nukleer%20enerji%20ihalesine%20suc%20duyurusu&ver=64
25 Nisan’a giderken
Suç duyurusunun ardından KEG tüm gücüyle 25 Nisan mitinginin hazırlıklarını yoğunlaştırdı. Açık Radyo’nun desteğiyle, aralarında Burak Güven, Halil Ergün, Engin Günaydın, Harun Tekin, Erkan Oğur, İsmail Demircioğlu, Hüsnü Arkan, Ferhat Kentel, Kenan Işık, Feryal Öney, Leman Sam, Fuat Ergin, Okan Murat Öztürk, Gökhan Abur, Şevval Sam, Birol Topaloğlu, Keops ve Haluk Bilginer gibi sanatçı ve aydınlar radyo teaserlarıyla kamuoyunu 25 Nisan mitingine çağırdılar.
Sanatçıların çağrı cümlelerinden bazıları şöyle:
“Toplam 46 ülke ve 2,7 milyar kişi, bugün, küresel ısınma yüzünden, silahlı çatışmalar ve savaşlarla alt üst olma riski yaşıyor. Ayrıca, 56 ülke ve 1,2 milyar insan daha siyasi istikrarsızlık tehlikesiyle karşı karşıya. Bunu durdurabiliriz. Ben Halil Ergün küresel ısınmaya karşı hükümetlerin önlem alması için 25 Nisan’da Kadıköy’deyim.”
“Merhaba ben Harun Tekin. İklimler değişiyor; buzullar eriyor, sular yükseliyor; bir çok canlı türü hızla yok oluyor; kasırgalar, seller olağan hale geliyor… Konya Ovası kuraklaşırken Kenya'da ilk kez kar yağıyor. Ekolojik kriz gittikçe ağırlaşıyor.. Harekete geçmek için kömür, petrol gibi fosil yakıtların tükenmesini beklersek her şey için çok geç olacak! Şimdi büyük bir iklim hareketi yaratmak zorundayız. Ben de 25Nisan’da büyük bir adım atmak için Kadıköy’de olacağım. İklimi kurtarmak, dünyayı değiştirmek için karar alıcılara sesimi duyuracağım.”
Kampanyanın bir aşamasında Açık Radyo, Yaşam Radyo ve Özgür Radyo’da 25 Nisan mitinginin duyurusu ve KEG aktivistlerinin katıldığı programlar yapıldı.
Kampanya öncesinde, mitingin önemine ve iklim değişimine değinen yazılar çeşitli gazete ve internet sitelerinde yayınlandı. Taraf Gazetesi, Birgün Gazetesi, Radikal Gazetesi, Bianet, Sesonline, Turnusol gibi gazete, site ve haber portallarında kampanyayla ilgili yazılar ve haberler yayınlandı.
25 Nisan kampanyası sırasında ürettiğimiz sticker, bildiri, afişler,
25 Nisan kampanyasının sokak ayağı çok başarıyla örgütlendi. Özellikle İstanbul ve İzmir’de 30 bin bildiri, 5 bin stikır, 500 afiş, binlerce broşür dağıtıldı, yapıştırıldı ve asıldı. İzmir’de TÜYAP Kitap Fuarı sırasında açılan KEG standına ilgi çok yoğun oldu.
İstanbul’da ise Kadıköy ve Beyoğlu’nda mitinge 15 gün kala, her gün bildiri dağıtımı yapıldı. Aşağıda, bu bildiri dağıtımlarından birisinin ardından yayınlanan raporlardan bir örnek yer alıyor:
“25 Nisan mitingi için bugün de Kadıköy’de yine bildiri dağıtımındaydık. Bildiğiniz gibi bildiride, ‘Kısa zamanda atmosfere salınan karbondioksit miktarını en az yüzde 80 oranında düşürmek gerek’ yazıyor.
Yüzde 80’nin yeterli olmayacağı ve gezegenin son hızla o kritik aşamaya, geri dönüşü olmayan aşamaya yuvarlandığını biliyoruz. 25 Nisan mitingi bu yüzden de çok önemli.
Bildiri dağıtımı bu yüzden önemli. 25 Nisan bildirisinde, ‘Hükümetler şirketleri kurtarmak için para bulabiliyorlar. Öyleyse gezegenimizi, insanları ve bütün canlıları kurtarmak için de para bulabilirler’ vurgusu da önemli. Bunun için yapılması gereken, hükümetlerin üzerinde baskı oluşturmak.
Dün bildiri dağıtırken, bir vatandaş, ‘Sizleri görüyorum, bu bildiri dağıtımları bir işe yarıyor mu bari?’ diye sordu. ‘Kyoto’yu imzalatmak işte bu türden adımların, bir çok düzeyde yürütülen kampanyaların sayesinde başarıldı. Mücadele etmeye devam etmek zorundayız’ yanıtını veren arkadaşımıza eyleme gelmeye çalışacağını söyledi.
Yarın yine bildiri dağıtacağız. Yarın yine duyuru yapacağız. Öğleden sonra, hem Kadıköy hem de Beyoğlu’nda 25 Nisan’ı duyurmaya devam ediyoruz.
Herkesi bekliyoruz.”
Kampanyanın son döneminde çok sayıda toplantı örgütlendi. İzmir, Bursa ve İstanbul’da yapılan KEG toplantılarına yüzlerce aktivist katıldı.
İzmir’de yapılan bir toplantını raporu şöyle:
“25 Nisan için çalışmalarımız son hız devam ediyor.
Bugün bir lisede organize ettiğimiz” Küresel Isınma” konulu toplantıda sunum yaptık.
Aynı anda 4 sınıfta yapılan sunumu 100'den fazla öğrenci izledi. Bir ders saatine sıkıştırmaya çalıştığımız sunum biraz gürültüye rağmen ilgiyle izlenip, dinlendi.
Sunum boyunca küresel ısınmanın sebebinin biz olmadığımızı ve bizden yapmamız beklenen fedakârlıkların buna bir çözüm olmayacağını gerçek çözümün sokakta olduğunu anlattık.
Nükleer santrallar konusuna geldiğimizde öğrencilerden biri Ersin'in sözünü kesip ‘nükleer santrallar bir kurtuluş olarak sunuluyor ama amaç tamamen birilerinin cebini doldurmak. Bu çok tehlikeli bir şey’ diyerek lafı Ersin’in ağzından alıp kendi cümleleri ile anlattı. Salona hazırladığımız iletişim kartları dağıttık.
Sunumumuz bir ders ve bir teneffüs sürdü.
Cengiz Topel Lisesindeki programımız öğrencilerin Ersine verdikleri çiçekle sona erdi.”
İstanbul’da da buna benzer toplantılar yapıldı. Marmara Üniversitesi ,Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencilerinin ev sahipliğini yaptığı “Patronları değil, gezegeni kurtarın. Küresel ısınma vaktimiz azalıyor” başlıklı toplantıya kırk kişi katıldı. İki saatten fazla süren toplantı oldukça canlı geçti. “Uyan, kafayı ye, sonra aklını başına topla” filmini de gösterdik. Üsküdar Meslek Kız Lisesi’nde yapılan toplantıya 350 kişi katıldı. Gola Kültür Sanat ve Ekolojik Derneği’nin bürosunda “Küresel ısınma, Vaktimiz azalıyor” başlıklı toplantı yaptık. Koç Üniversitesi, Özgür Düşünce ve İnsan Hakları İnisiyatifi ile birlikte kampüste “Ne oldu bu mevsimlere, yoksa iklim mi değişiyor” toplantısı yaptık. Açık Radyo’nun “Karbon Ayak İzi” çalışmasının İstanbul Şehir Tiyatrolarının 23 Nisan şenlikleri programında uygulanmasına KEG aktivistleri de katıldılar. 9-12 yaş grubundaki toplam 97 çocuğa İstanbul’un farklı semtlerindeki tiyatro sahnelerinde ( Haldun Taner Sahnesi, Ümraniye Sahnesi, Kağıthane Sadabad Kültür Merkezi) “Küresel ısınma nedir?” sunumları yaptık.
25 Nisan mitingi
“Küresel ısınmayı durdur/ Gezegeni kurtar”
25 Nisan Cumartesi, saat 13.00’dan itibaren Tepe Nautilius önünde dövizleriyle, rüzgâr gülleriyle, bisikletleriyle toplanan yüzlerce aktivist.
Kadıköy Tepe Nautilius önünde buluşan ve buradan Kadıköy İskele Meydanı’na kadar yürüyüş yapan binlerce insan “Güneş, rüzgâr, bize yeter!” sloganını attı.
Tertip Komitesi Başkanı Nuran Yüce, mitingi açış konuşmasında, “Bugün, petrol şirketlerine, silah şirketlerine, fosil yakıt kullanma meraklılarına, gezegeni, yaşamı değil, sadece ve sadece karı, şirket karlarını düşünenlere meydan okumak için toplandık.
Arkadaşlar, 2009 yılı, bizler için bir mücadele yılı olacak. Mücadele yılı olacak çünkü küresel ısınmanın şakası kalmadı.
Tüm gezegen tehlikeli bir eşikte.
Tüm canlı yaşamı tehlikeli bir eşikte.
Küresel ısınmada geri dönüşü olmayan noktanın aşılmasını istemiyorsak, şirketlere ‘dur’ demenin şimdi tam zamanı.”
Nuran Yüce konuşmasının devamına şunları söyledi: “İşte AKP! Bir yandan Kyoto Protokolü’ne taraf oluyor, bir yandan yeni 47 adet kömürlü termik santral yapımı için kolları sıvıyor. Termik santrallar, gezegenin ölümünü hızlandırmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Temiz kömür olmaz. Kömür şirketlerinin değil, halkın taleplerini dinleyin! İklim değişimine karşı, acil ve hızlı tedbirler alın! Ulusal kalkınma için fosil yakıtlara ihtiyacımı olduğu milliyetçi yalanına daha fazla katlanmak istemiyoruz.
Bu yılın sonunda şirketler ve hükümetler Kopenhag’da bir araya gelecek. Ama bilim insanları, aktivistler, sanatçılar, kitle örgütleri de küresel ısınmaya karşı olanlar da tüm dünyada bir araya gelecek. 2009 yılı, ya Shell gibi, Exon-Mobil gibi şirketlerin ve onların sözcüsü gibi davranan hükümetlerin kar güdülerinin gezegeni yok etmesine izin verileceği ya da şirketleri değil gezegeni kurtar, kar değil yaşam, kar değil insan diyenlerin, sadece kendisi için değil tüm canlı yaşamı ve gelecek kuşaklar için mücadele edenlerin kazanacağı bir yıl olacak.
Ama biz biliyoruz ve kendimize güveniyoruz. Onlar bir avuç biz altı milyarız.”
Konuşmanın ardından sanatçı İlkay Akaya sahne aldı ve şarkılarını söyledi.
İlkay Akkaya’nın ardından Küresel Eylem Grubu adına Mor ve Ötesi grubu üyesi sanatçı Kerem Kabadayı tüm kampanya adına bir konuşma yaptı. Kabadayı konuşmasında şunları söyledi:
“Hükümet, ne kadar ölümcül enerji oyunu varsa hepsini denemek istiyor. Bir yandan nükleer santral kurmak için hamle yaparken diğer yandan 47 adet yeni termik santral yapımı için de kolları sıvamış durumda. Kömür hepimizin bildiği gibi iklim değişiminin en önemli nedenlerinden birisi.
En tehlikeli fosil yakıtların başında geliyor.
Her bir termik santral gezegenin tabutuna çakılan bir çivi anlama geliyor.
Petrol sadece iklim değişimine neden olmuyor. Petrol için, enerji kaynaklarını denetimine alarak dünya hegemonyasını garanti altına almak için ABD önce Afganistan’a, ardından Irak’a saldırdı ve yüz binlerce insanın ölümüne neden oldu. İşgaller hala sürüyor.
Soru çok basit!
Gezegenin yaşamı mı, şirketlerin çıkarı mı?
Önce yaşam mı, önce kar mı?
Barış mı, savaş mı?
Bizler, bu alanda toplanan ve dünya nüfusunun büyük çoğunluğu, önce gezegen, önce yaşam, önce eşitlik, önce adalet diyoruz.
Bu yüzden buradayız.
Enerji arayanlara, etraflarına bakabilirlerse, bol miktarda enerji görebileceklerini göstermek için buradayız.
Ne kömür, ne petrol, ne nükleer!
Güneş, rüzgar bize yeter!
Dünyanın, Türkiye’nin büyük çoğunluğu bizim gibi düşünüyor. Şimdi bu büyük çoğunluğu harekete geçirme zamanıdır.
Başka bir dünyanın üzerine yükseleceği başka bir enerji mümkün!”
Kerem Kabadayı’nın ardından Moğollar grubundan Taner Öngür ve Serap Yağız Güneş şarkıları söylemek üzere sahne aldılar.
Şarkıların ardından Açık Radyo’dan Ömer Madra, Yeşiller Partisi’nden Ümit Şahin, Greenpeace’den Korol Diker, DSİP’ten Şenol Karakaş kısa konuşmalarla iklim değişimi ve enerji politikaları hakkında çeşitli vurgular yaptılar.
Miting, son olarak Marsis grubunun sahne almasıyla coşkuyla sona erdi.
Mitinge şu kurumlar destek verdi:
Türk Tabipler Birliği, Hava-İş Genel Merkezi, Eczacılar Odası, Diş Hekimleri Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, Petrol-İş Genel Merkezi, Açık Radyo, Amargi Kadın Kooperatifi, Antikapitalist Öğrenciler, Devrimci sosyalist İşçi Partisi, Dünya Yalnız Bizim Değil Platformu (DYBD), Genç Siviller, Greenpeace, Haydarpaşa dayanışması, Irkçılığa
Milliyetçiliğe Dur De, Kadın Dayanışma Vakfı, Kaos GL Derneği, Pembe Hayat LGBTT, Sesonline, Sinopbizim, SODEV, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Yaşam Radyo, Yeşiller Partisi.
Mitinge destek veren aydın ve sanaçtılar:
Birol Topaloğlu,Burak Güven, Çağatay Kadı, Engin Günaydın, Erkan Oğur, Ferhat Kentel, Feryal Öney, Fuat Ergin, Görkem Yeltan, Halil Ergün, Haluk Bilginer, Harun Tekin, Hüsnü Arkan, İsmail Hakkı Demircioğlu, Kenan Işık,Kerem Kabadayı, Korhan Özyıldız, Leman Sam, Mahir Günşıray, Memet Ali Alabora,Okan Murat Öztürk, Ömer Madra, Pelin Batu, Roni Margulies, Serap Yağız,Şevval Sam,Taner Öngür,Vedat Yıldırım, Zeynep Casalini, Zeynep Tanbay
25 Nisan mitinginin çıktığı bazı gazetelerin linkerli
http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa.php?KartNo=53372
http://www.haberler.com/kuresel-eylem-grubu-ndan-komur-ve-nukleer-santral-haberi/
http://www.guncelhaber.com/teknoloji/kuresel-isinmayi-durdur-gezegeni-kurtar-271477.htm
http://www.bigglook.com/haberdetay.asp?hid=144214&kat=23
http://www.ntvmsnbc.com/id/24960515/
http://www.taraf.com.tr/haber/32571.htm
http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1240562717&day=24&month=04&year=2009