İklim adaleti uluslar arasında dayanışma gerektiriyor. Yasa değişimi teşvik etmeye yardımcı olabilir ancak sorumluluklarımızı kabul etmek bize kalmış
İklim adaleti konusundaki çağrılar, etkili bir yanıt vermek istiyorsak, uluslararası hukuk tarafından desteklenmeli.
Mesele insanları acı çekmesi olduğunda, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) sözünü sakınmıyor. Yedi yıllık araştırmaların ve yoğun müzakerelerin ürünü olan en son raporuna göre, iklim değişikliği dünya halklarına, kültürlerine, ekosistemlerine ve ekonomilerine “ciddi, yaygın ve geri dönülemez” zararlar verme yolunda.
Rapor, hastalıklar, altyapının ve kamu hizmetlerinin çöküşü, gıda ve su güvensizliği ve kırsal yaşam ihtimalinin ortadan kalkması gibi bir dizi acil risk tanımı yapıyor.
Küresel ısınmanın insan maliyetinin bir adı da var: iklim adaleti. Yani çare, iklim adaleti. İklim adaleti, iklim değişikliğinin bir insan hakları ve gelişmişliği meselesi olduğunun kabul edilmesinden ibaret değil; küresel ısınmanın kurbanlarının, küresel ısınmanın sorumluları olmadığının ve tek başına onların eylemlerinin bunu durduramayacağının kabul edilmesini de içeriyor.
Hint Okyanusu’ndaki Maldiv adaları örneğinde, mercan adaları yükselen deniz seviyelerinden zarar görecek. 2009’da, ülkenin liderleri ve halkı sıra dışı bir basiret ve cesaret sergileyerek 2020 itibariyle karbonsuz hale gelme konusunda bir planı benimsediler. Ancak bunu tek başlarına yapamazlar, dünyanın geri kalanının bu amaca ulaşma konusunda desteğine ihtiyaç duyuyorlar.
İklim adaletinin özünü dayanışma oluşturuyor. Bu, iklim değişikliğinin getirilerini ve götürülerini – ve ona verdiğimiz yanıtı – adil bir şekilde paylaşmak, elektriğe erişimi olmadan yaşayan 1,3 milyar insanın ve yemek pişirmek için biyokütleye bağımlı olan 2,7 milyar insanın temiz, sürdürülebilir enerjiye erişimin faydalarından yararlanmasını sağlamak demek.
İklim adaleti, sorumluluk sahibi bir şekilde paylaşmak demek. En fazla sorumluluğu olanlar öncü olmalı ve ülkelerindeki iklim eylemleri ve hassas ülkelerin desteklenmesi konusunda en yüksek arzuyu sergilemeli. Karbonsuz bir dünyaya geçiş sırasında, alınan kararlara hepimiz katılmalıyız. İklim adaletinin zorluğu burada, küresel bir soruna adil çözümler bulmada.
İklim adaleti kavramının bir savunucusu da, dünyanın lider kuruluşlarından biri. Avukatlık mesleğinin küresel sesi olan Uluslararası Barolar Birliği (IBA), uluslararası hukukun iklim değişikliği meselesini ele almadaki rolü üzerine ayrıntılı bir rapor yayınladı (pdf). Değerlendirme şok edici. Rapor, iklim değişikliğinin uluslararası hukukun her alanına – insan hakları, ticaret, yatırım, göç – temas ettiğini ve hukukun bu alanların tümünde yetersiz kaldığını gösteriyor.
Rapor yine de ümit verici. Dünyanın dört bir yanından bir grup önde gelen avukattan oluşan yazarlar, uluslararası hukuk sistemini derinlemesine inceleyerek mevcut yasaların, kuralların ve normların daha etkili ve uyumlu şekilde kullanımının, uluslararası ve ulusal seviyede daha iyi iklim yanıtları konusunda yardım sağlayacağı sonucuna ulaştılar. Rapor ayrıca, uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki devlet yükümlülüklerinin keskinleştirilmesinden Dünya Ticaret Örgütü’nün sera gazlarını düşürme amaçlı ticaret politikalarını net ve kamuoyuna açık bir şekilde belirlemesine dek, reform konusunda pratik ve gerçekçi önerilerle dolu.
Raporun dikkat çekici yönü ise iklim değişikliğinin kurbanları için insan hakları konusunda daha iyi bir koruma çağrısı. Devletler karbon emisyonlarının hayatlara mal olduğunu hesaba katmak zorunda. Aynı şekilde, raporun iklim değişikliği konusunda, sadece iklim değişikliğini değil iklim adaletini de ele alacak, yasal bağlayıcılığa sahip bir taahhüt konusunda zemin hazırlığı yapmaları için ülkelere yaptığı çağrıyı destekliyorum.
IBA’nın iklim adaleti konusundaki desteği çok önemli ancak iklim değişikliğini avukatlara bırakamayız. İklim adaleti hepimizi ilgilendiriyor. Her şeyin ve herkesin birbiri ile bağlantılı olduğu bir dünyada kişisel sorumluluklarımızı kabul etmek anlamına geliyor. Kendi çıkarlarımızın at gözlüklerinden bakmayı bırakmayı gerektiriyor. Tam da çıkarlarımızın kendi çocuklarımızın ve torunlarımızın hayatını mahvedebileceği daha da net hale gelirken.
IBA raporu, iklim adaleti konusundaki son söz değil ama önemli ve güvenilir bir ses. Bir çağrı, ve sözün yayıldığının bir işareti. İklim değişikliğinin tek çözümü ancak ve ancak insan haklarını koruyan ve hukukun egemenliğini idame ettiren adil çözümler olabilir.
Mary Robinson İrlanda eski başkanı, ve Mary Robinson Vakfı – İklim Adaleti başkanı.
çeviri: dunyadanceviri.wordpress.com