“Küresel iklim değişikliği geleceğin değil bugünün sorunu ve tüm gezegeni tehdit eden olayları her geçen gün daha fazla yaşamaktayız” gibi cümleleri kurduğumuz yazılarda, toplantılarda örnek olarak verdiğimiz olaylara bir yenisi daha eklendi: 2013 yılının Mayıs ayında ABD-Oklahoma’da Moore kasabası hortum dehşetini yaşadı.
Saatte hızı 340 kilometreye ulaşan ve 45 dakika süren hortum ABD’nin güneybatı bölgesinde yer alan Moore kasabasını yerle bir etti. Ölenlerin sayısı ilk açıklamalarda 91 olarak bildirilirken- aynı zamanda artmasından da kaygı duyulduğu söylenmişti- daha sonra resmi kaynaklar ölenlerin sayısını 9’u çocuk toplam 24 kişi olarak bildirdi. Hızı saatte 340 kilometreye ulaşan hortum evleri, arabaları enkaz haline getirirken, 55 bin kişinin yaşadığı kasabada elektrik, su, haberleşme gibi altyapı hizmetleri tamamen çöktü. Barack Obama, Oklahoma kenti ve çevresini “büyük felaket” bölgesi olarak ilan ederken, “ulus olarak Moore halkının yanında olduklarını, tüm imkanları seferber edeceklerini” söyledi. Hortumun gücü, 0-5 ölçekli Fujita ölçeğine göre EF-5 olarak değerlendirildi(1). 5’ten daha büyük bir hortum yok ve etkisinin Hiroşima’ya atılan atom bombasından 500-600 kat daha etkili olduğu söyleniyor. Aynı bölgede üç gün önce gerçekleşen bir başka hortumda da 2 kişi hayatını kaybetmişti. Bölgede başka hortumların da olabileceği, tehlikenin geçmediği uyarısı da yapıldı.
ABD hortumlara alışık bir ülke. Bir yılda ortalama 800 hortum yaşanıyor ve yaklaşık 100 kişi hayatlarını bu doğal afetlerde kaybediyor. Ancak 2013 yılının mayıs ayında yaşanan bu hortuma artık doğal afet diyemiyoruz. Bölgede yaşanlarda aynı kanıdalar, şimdiye kadar hortumlara alışık olanların inşa ettikleri güvenli evler bu sefer yerle bir oldu. İnsanlar korku ve şaşkınlık içinde. Kimi insanların, daha önceleri büyük bir tutku ve hayranlıkla izledikleri bu doğal olay, alışık olunmadığı bir biçimde şiddetini arttırdı.
ABD’deki hortum şiddeti ile dikkat çekerken, Türkiye’de ise hortumların sayısındaki artış dikkat çekiyor. Sadece mayıs ayın içinde; Mersin'in Tarsus ilçesinde yapımı devam eden Çukurova Uluslararası Havaalanı inşaatını vuran hortum, iki kişinin ölümüne, 9 kişinin yaralanmasına, Mardin'de yaşanan hortum 1 kişinin ölümüne ve Sivas'ın Şarkışla ilçesinde etkili olan hortum da mali kayıplara yol açtı. Son olarak ise Van'ın Çaldıran ilçesine bağlı bir köyde hortum 6 evi yerle bir etti.
Hortum, güçlü hava akımlarıyla oluşan şiddetli rüzgârların neden olduğu siklonal girdap olarak tanımlanıyor. Bir hortumun meydana gelmesi için nemli bir ortamda ani olarak değişen sıcaklıkla beraber fırtına bulutlarının oluşması gerekiyor. Alttaki nemli ve sıcak hava kütlesi yükselip üst seviyelerdeki soğuk hava kütlesi ile karşılaştığında türbülanslı (çalkantılı) rüzgârlar oluşuyor ve bu iki kütle arasındaki hava, şiddetli rüzgârlar eşliğinde dönmeye başlıyor. Sıcak ve nemli havanın enerjisi bu akıma sürekli olarak pompalandığı için, kısa zaman içinde çok güçlü bir dönme hareketi ile birlikte sıcak hava yukarıya doğru taşınırken bu esnada yukarıdaki soğuk hava batmaya başlıyor. Huni şeklindeki bu oluşum bulut tabanından yere doğru iniyor ve gördüğümüz girdab şeklini oluşturuyor.
Hortumlar hep vardı, olmaları da doğal bir olay. Ama bilim insanlarının yıllardır yaptıkları bir uyarı vardı ki, hortumların sayısının ve şiddetinin artacağı… İşte söyledikleri gerçekleşiyor. Yüzey sıcaklığının artmasına bağlı olarak hava kütlelerinin nem tutma kapasitesinin artması hem sağanak yağışların hem de hortumların artmasına neden oluyor.
Atmosferdeki sera gazlarının ilk kez 400ppm’i geçtiği ayda gerçekleşen ve Moore kasabasını yok eden hortum şimdi “tarihin en yıkıcı kasırgalarından biri” olarak tarihe geçti. Aynı günlerde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Hollywood'un ünlü aktörü Harrison Ford ile gerçekleştirdiği bir röportajda, küresel ısınmaya dikkat çekmek için "hala bir inkar imparatorluğundan yaşıyoruz. Görüyoruz, tecrübe ediyoruz, ama politik adım atmak konusunda müthiş bir zorluk yaşıyoruz" demiş. Clinton çok doğru bir tespitte bulunuyor aslında. Geçtiğimiz otuz yıl boyunca küresel ısınmanın olgusunun bilimsel olarak ifade edilmeye başlandığı andan beri hızla harekete geçilebilinir ve sera gazları artışı durdurulabilirdi. Yapılmadı! Şirketlerin kârları uğruna gezegen ve insanlık felakete sürüklendi ve sürüklenmeye devam ediliyor. Uluslararası petrol, doğalgaz, otomotiv ve kömür şirketleri, bunların sözcüleri olan hükümetler ulusal ekonomik büyüme, şirketlerin kârları, temiz enerjilerin maliyetleri argümanları ile şimdiye kadar küresel ısınmanın durdurulması için gerçekçi hiçbir çözüm üretmediler. Bütün çözüm önerileri, yeni-liberal politikaların koruyuculuğu altında karbon şirketlerinin ekonomik çıkarlarının devamı içinde şekillendi.
Şimdi bizim zamanımız. Hala harekete geçebiliriz. Küresel ısınma bir kader değil ve bütün bu felaketleri yaşamak zorunda değiliz diyenler, 29 Haziran Cumartesi günü İstanbul’da Kadıköy’de “Zorunda Değiliz, Çözümlerimiz Var!” demek için buluşacak. Atmosferdeki sera gazları oranının acilen yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve tasarrufu gibi yöntemlerle 350ppm’e indirilmesini talep eden uluslararası 350 kampanyasının altı kıtadan 140’tan fazla ülkeden 500’den fazla aktivisti İstanbul’a gelecek. Onlara, Türkiye’nin dört bir tarafından kömüre, HES’lere ve nükleere, 3. köprüye, 3. havalimanına, endüstriyel tarım ve hayvancılığa, kısaca iklim değişikliğinin tüm sebeplerine karşı mücadele eden binlerce insan katılacak. Tüm dünyada onlarca farklı şehirde destek eylemleri düzenlenecek. Değiştirdiğiniz iklimlerde yaşamak “Zorunda Değiliz! Çözümlerimiz var” diyeceğiz.
Küresel Eylem Grubu (KEG) bu mitingin düzenleyenleri arasında. Biz, “ kâr değil, önce insan” diyoruz ve gezegenimiz ve tüm canlılar daha büyük yıkımlar yaşamadan bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini, bu mücadele içinde hem yoksulluğu tarih yapabileceğimizi, hem de iklim değişikliğini durdurabileceğimizi söylüyoruz. Adil, eşitlikçi, insani ve ekolojik kaygıların birincil öneme sahip olduğu bir başka dünya mümkün. Hükümetlerin karşısına “ Kâr değil, önce insan”, “ Gezegenimiz satılık değil”, “Şirketlere değil gezegene bütçe” ve “biz yüzde 99’uz” diyen milyonlarca insanın mücadelesi, talepleri bu süreci belirleyecek ve biz böyle bir mücadeleyi örgütlemeye çalışıyoruz. Bu mücadeleyi birlikte daha da büyüte biliriz. KEG’e katılın.
Nuran Yüce, 22 Mayıs 2013
(1)Chiago Üniversitesinden Profesör Fujita, bu çok vorteksli tornadolar üzerinde çalışan ilk bilim adamlarından birisidir. Prof. Fujita, tornadoları neden oldukları zararlara göre sınıflandırmıştır. Bugün de yaygın olarak kullanılan bu ölçeğe Fujita ölçeği adı verilmektedir. Bu sınıflandırmaya göre F5 ölçekli bir hortumun Rüzgar/Hızı: 420-507, Hasarları: Sağlam yapılar temellerinden sökülerek uzaklara taşınır, arabalar 100 m. mesafelere sürüklenir, çelik yapılarda bile büyük hasar meydana gelir.