Varşova - Birleşmiş Milletler 19.İklim Zirvesi (COP 19) Varşova’da devam ediyor. Ancak aynı yerde, paralel olarak yapılacak bir başka zirveye de birkaç gün kalmış durumda. Zirvenin tam ismi “International Coal and Climate Summit”. Yani Uluslararası Kömür ve İklim Zirvesi. Web sitesine bakarsanız zirvenin altbaşlığının “Clean coal technologies, opportunities and innovations” olduğunu göreceksiniz.
Demek ki zirvede bir araya gelecek olan hükümetler ve iş çevreleri ‘temiz kömür’ teknolojilerini, fırsat ve yenilikleri tartışacaklar. Dünya Kömür Birliği tarafından düzenlenen zirvenin davet metninde dünyanın önde gelen kömür şirketlerinin, liderlerin ve hükümet dışı örgütlerin iklim değişikliği çerçevesinde kömürün dünya ekonomisindeki yerini tartışacakları yazılı. Zirveye Polonya Ekonomi Bakanlığı ev sahipliği yapıyor.
Bu noktada sorulacak birkaç soru var. Birincisi elbette ‘temiz kömür’ diye bir şeyin olup olmadığı. Bir de bu zirvenin ve hatta başlı başına Polonya’nın iklim değişikliği zirvelerine olan merakının nedenini anlamaya çalışmak gerekiyor. İkincisinden başlayalım.
Polonya’da beş yılda bir iklim zirvesi
Polonya, son beş yıldır ikinci kez iklim zirvelerine ev sahipliği yapıyor. 2005′den, yani Kyoto Protokolü yürürlüğe girdiğinden bu yana düzenlenen 9 iklim zirvesinden sadece üçü Avrupa kıtasında yapıldı. Bunlardan ikisinin, yani 2009 Kopenhag zirvesi hariç, 2008 Poznan ve bu yılki Varşova zirvelerinin ev sahibi Polonya. Ancak Polonya’nın uluslararası iklim politikalarına bu büyük ilgisinin nedeni yeşil gündeme, örneğin yenilenebilir enerjiye veya yeşil ekonomiye olan sempatisi değil. Tam tersine iklim değişikliğinin en önemli nedeni olan fosil yakıtlar içindeki bir numaralı sorumlu, yani kömür, Polonya ekonomisinin motoru durumunda. Bilindiği gibi kömür, özellikle elektrik enerjisi üretiminde, sanayide ve ısınmada kullanılıyor. Dün burada yapılan bir basın toplantısında kömürün Polonya’nın enerji pastasındaki payına dair verilen rakamlar dudak uçuklatıcıydı.
WWF Polonya’nın düzenlediği basın toplantısında konuşan Tobiasz Adamzzewski, şu anda Polonya’nın elektrik üretiminde kömürün payının %90 olduğunu ve bu payın 2060′da %100′e çıkmasını beklediklerini grafiklerle açıkladı. Öte yandan Avrupa Birliği üyesi olan Polonya’nın, AB’nin 2020′ye kadar yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimindeki payının %20 olması hedefini (meşhur 20-20-20) yerine getirmesi gerekiyor. Nasıl olacaksa? Gerçi Polonya zamanında bu hedefin alınmasını önlemek için de elinden geleni yapmıştı. Ben de Poznan’da yapılan 2008 zirvesi sırasında Polonya Başbakanı Donald Tusk‘la Almanya şansölyesi Angela Merkel‘in Varşova’daki başbakanlık konutunda yaptığı görüşmeyi protesto etmek için yapılan gösteriye katıldığımızı hatırlıyorum. Ama neticede AB bu mütevazi hedefi açıkladı.
Ancak trend o yönde ki, WWF’in gösterdiği grafik Polonya’da yenilenebilir enerjinin zaten çok az olan payının kısa bir süre artacağını (daha çok elektrik dışı enerjide kullanılıyor), ancak daha sonra düşeceğini ve 2050′ye kadar elektrik enerjisi üretiminde tamamen devre dışı kalacağını gösteriyor. Grafiğin sağında gördüğünüz üç renk, üç değişik kömür çeşidini gösteriyor! Yani 2060′a kadar Polonya’nın enerji üretimi hem neredeyse iki katına çıkıyor, hem de tamamen kömüre bağımlı hale geliyor.
Polonya’nın iklim zirvesiyle paralel bir kömür zirvesi düzenleyecek kadar gözü kara hale gelmiş kömür sevdasını kanıtlayan ikinci gösterge ise COP19′un sponsorları. Yüzlerce ülkeden binlerce delegenin, uluslararası örgüt temsilcilerinin, iş çevrelerinin ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı bu kadar büyük bir organizasyonu sponsorsuz yapmak kolay olmasa gerek. Peki Varşova zirvesinin sponsorları kim? Yani burada Varşova Stadyumu’ndaki dev kongre merkezinde bir araya gelmemizi kime borçluyuz? (Ancak bu elbette sadece Polonya ile ilgili değil. Özellikle de zirvenin düzenlenmesini sağlayan Birleşmiş Milletler‘i bağlıyor.)
İklim zirvesinin fosil yakıt sponsorları
Önceki gün Corporate Europe Observatory (Avrupa Şirket İzleme Örgütü) ve Global Forest Coalition (Küresel Orman Koalisyonu) tarafından düzenlenen basın toplantısında bu konu gündeme getirildi.
Avrupa Şirket İzleme Örgütü’nden Pascoe Sabido‘nun açıklamasına göre Varşova zirvesinin en büyük iki sponsoru Polonya’nın en büyük enerji (yani kömürlü termik santral) şirketi PGE ve dünyanın en büyük çokuluslu çelik üreticisi ArcelorMittal. Örgütün yayınladığı rapora göre zirvenin ana sponsorları arasında doğrudan fosil yakıt işinin uzmanı olan diğerleri şöyle: Polonya’nın termik santrallarının %95′inin teknolojisinin sağlayan kömür, doğal gaz, petrol ve nükleer enerji üzerine uzmanlaşmış Fransız enerji şirketi Alstom, otomotiv devleri BMW ve General Motors, petrol zengini Dubai’nin havayolları şirketi Emirates ve Polonya’nın devlet petrol şirketi Lotos.
Elbette bu şirketler sadece sposorluk yapmakla kalmıyorlar. Burada hükümet dışı örgüt temsilcisi olarak zirveyi izleyen ve etkinlikler düzenleyen kuruluşlar arasında bu ve benzeri şirketlerin kurduğu, dünyanın en büyük kömür ve petrol birlikleri, yani International Petroleum Industry Environmental Conservation Association (IPIECA), World Coal Association, European Union of the Natural Gas Industry (EUROGAS), vb. var. Bu yıl UNFCCC, yani ev sahibi olan Birleşmiş Milletler örgütü, sivil toplum örgütleri için ayırdığı kontenjanı büyük ölçüde düşürdü. Bu kontenjanın ağırlıklı olarak bu tür sanayi örgütlerinin temsilcileri tarafından kullanıldığı görülüyor.
Gerçek sivil toplum ise güvenlik tarafından sürekli gözleniyor. Son olarak dün Friends of the Earth ve Earth in Brackets’den üç aktivist “Filipinler’de 10.000 kişi öldü” yazılı bir döviz taşıdıkları için yaka kartları alınarak ve 5 yıl boyunca iklim zirvelerine katılmaktan men edilerek zirveden atıldı.
Basın toplantısında konuşan Küresel Orman Koalisyonu’ndan Simone Lavera ise, zirvede AB başta olmak üzere pek çok tarafın karbon piyasalarına dayalı çözümleri dayatmaya çalışmalarını eleştirdi. Piyasaya dayalı çözümlerin hiçbir işe yaramadığının yıllardır belli olduğunu söyleyen Lavera, UNFCCC’nin yanlış çözüm yollarının önünü açarak dünyaya vakit kaybettirdiğini söyledi. Aralarında Friends of the Earth’ün de olduğu 135 sivil toplum örgütü yayınladıkları bildiride petrol ve kömür lobilerinin iklim zirvelerini ele geçirmekte olduğunu ve BM iklim zirvelerinin itibarının tehlikede olduğu uyarısını yapıyorlar.
Öte yandan sponsor şirketler sadece fosil yakıt veya fosile dayalı enerji üreticisi değiller. PGE, ArcellorMittal gibi şirketler karbon piyasalarından büyük kârlar elde ediyorlar. Yani iklim değişikliğine olan ilgileri sadece fosil yakıtlara yönelik bir kısıtlama veya yaptırım getirilmesini önlemekle sınırlı değil. Aynı zamanda kurulan karbon borsalarında satılan kredilerden büyük paralar kazandıkları için işleri açılmış durumda. Örneğin ArcellorMittal bu yolla yılda 1,6 milyar euro kazanıyormuş.
Kısacası Polonya’nın ve fosil yakıt şirketlerinin iklim değişikliğine olan ilgisinin nedeni ortada. Peki bu normal mi? Sivil toplum örgütleri, akciğer kanserini önlemek için yapılan bir zirveye sigara şirketlerinin sponsor olmasını normal bulur muydunuz diye sorarken haksızlar mı?
Temiz kömür diye bir şey yok!
Varşova’da iklim zirvesine paralel düzenlenen kömür zirvesinin doğruduğu diğer sorunun yanıtı ise çok kısa: ‘Temiz kömür’ diye bir şey yok! Tam bir oksimoron örneği olan bu deyim, iklim değişikliğine karşı mücadele etmenin önüne çıkarılan büyük yalanlardan biri. Kömürün karbondan oluştuğu ve kömür yakıldığında karbon dioksit açığa çıkmasının doğa kanunu olduğunu gibi bir ilkokul bilgisini herkes bildiğine göre ve iklim değişikliği açısundan konumuz karbon dioksit olduğuna göre, sanki karbonsuz kömür varmış izlenimi yaratmaya yönelik bir temiz kömür söylemini nasıl tartışmak gerekir bilemiyorum.
Karbon yakalama ve gömme (CCS) gibi denemeler ise henüz ekonomik ve teknolojik anlamda uygulama aşamasına gelip gelemeyeceği bile meçhul olasılıklar olarak sadece kafaları karıştırıyor ve gerçek çözümlerin tartışılmasının önüne geçerek vakit kaybettiriyor.
Türkiye bir kez daha günün fosili
İklim Eylem Ağı ve gençlik örgütleri tarafından her gün verilen günün fosili ödülünü dün Türkiye, Avustralya ile paylaştı. Ödül gerekçesi Ek 1 ülkeleri arasında en yüksek emisyon artışına sahip Türkiye’nin iklim değişikliği politikalarından iyice çekilmesi ve kömür yatırımlarını sürdürmesiydi.
İklim zirvesinin gelecek hafta başlayacak olan “yüksek düzeyde oturumları”nda kimlerin ne zaman konuşacağına dair taslak liste de bugün açıklandı. Pek çok ülkenin bakan, bazılarının bakan yardımcısı vb. düzeyinde katıldığı yüksek düzeydeki (yani hükümetler arası) oturumda Türkiye‘nin ismi görünmüyor. Yani Türkiye ya henüz hangi bakanın katılacağını belirlemediği için bildirmemiş, ya da katılmıyor. Eğer bu durum değişmezse Türkiye ilk kez bu yıl iklim zirvesinde hükümet düzeyinde konuşmacıyla temsil edilmemiş olacak. Konunun en önemli sahipleri arasında olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ve Kalkınma Bakanlığı’nın temsilcileri de henüz Türkiye delegasyonuna katılmış değiller. Bakalım ikinci hafta gelen giden olacak mı?
Bu sabah Türkiye’nin ismini listede göremeyince dün Türkiye’nin onca ülke arasında günün fosili ödülünü 2011 Durban ve 2012 Doha zirvelerinden sonra bir kez daha almış olması daha anlamlı hale geldi. Allah korusun, Haiyan gibi bir tayfun Türkiye’ye de uğrayana kadar beklemeyiz diye umuyorum.
Ümit Şahin – Yeşil Gazete
https://twitter.com/umitsahin
Varşova’dan 2. gün izlenimleri için tıklayın.
Varşova’dan 1. gün izlenimleri için tıklayın.
* Ümit Şahin, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde iklim değişikliği alanında kıdemli uzman olarak çalışmaktadır.