Suudi Arabistan’ın eski istihbarat teşkilatı başkanı Prens Türki El Faysal, Associated Press’e yaptığı açıklamada, Ortadoğu’daki nükleer silah denetimsizliği engellenemezse içinde Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülkenin nükleer silahlanma yarışını arttırabileceğini belirtti.
El Faysal’a göre BM Güvenlik konseyi, nükleer silah geliştiren Ortadoğu ülkelerine askeri yaptırımlar uygulamalı.
Uranyum zenginleştirme işlemlerinin engellenmesinin İran’ın ve İsrail’in nükleer silahlanma çalışmalarını önleyebileceğini söyledi.
Suudi Arabistan'ın eski istihbarat teşkilatı başkanı olmasının yanı sıra ABD ve İngiltere büyükelçiliği görevlerinde bulunmuş olan El Faysal, sunduğu teklifte İran ve İsrail’in nükleer silah ya da başka bir kitle imha silahı üretmeye çalışması halinde askeri yaptırımlar uygulanmasını içeriyor.
Bu açıklamanın ardından, Suudi Arabistan’ın nükleere karşı olduğu sanılmamalı. Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan ile Çin arasında nükleer enerji anlaşması imzalandı.
Nükleer santral savunucuları sıklıkla nükleerin kamu yararı için gerekli olduğunu söylerler. Elektrik üretilemezse karanlıkta kalınacağından dem vururlar. Bu yaklaşım nükleer endüstrisinin aslında ne işe yaradığını örtmeye yarıyor.
Nükleer santral = Nükleer silah
Yıkıcı etkisi ölümcül tecrübelerle defalarca kanıtlanmışken neden hala Türkiye ve birçok ülke (özellikle G20 üyesi devletler) nükleer santral kurmakta diretiyor?
Amaç sadece elektrik elde etmek olsaydı, yenilenenebilir enerji kaynaklarının da dahil olduğu her türlü enerji kaynağını kullanmak için girişimde bulunulması gerekirdi. Apaçık ortada ki, asıl amaç elektrik elde etmek değil.
Nükleer, uluslararası güç savaşının merkezi bir parçasıdır ve nükleer enerjiye sahipseniz, nükleer silahınız var demektir.
Nükleer santraller, daha önce de söylediğimiz gibi, aslında kamu yararı için değil, askeri çıkarlar için kurulur.