Dünya özellikle son yirmi yıldır son binyılın herhangi bir anında ısındığından daha hızlı ısındı. Dünyanın normal sıcaklığı 16 derece ve şu an gezegen üzerinde var olan her türlü yaşam biçimi bu sıcaklıkta yaşama yeteneğine sahip.
İnsanlığın yaşamını sürdürebileceği 16 derecelik sıcaklığı sağlayan şey ise; karbondioksit, metan, su buharı gibi doğal olarak atmosferde bulunan sera gazları. Bu gazlar sayesinde güneş ışınlarının bir kısmı atmosferde tutuluyor ve hayatın devamı için gereken sıcaklık sağlanıyor. Ancak sanayi devrimi sonrasında kömürün ve onu takip eden süreçte petrol ve doğalgazın kullanılmasıyla atmosfere salınan karbondioksit ve diğer sera gazlarının oranı arttı. Atmosferdeki sera gazlarının miktarı artınca doğal olarak bu gazlar daha fazla güneş ışığını tutmaya başladılar. Böylece atmosferdeki sıcaklık da arttı yani gezegeni bir örtü ile yeterince ısıtabiliyorken; biz üzerimize battaniye örttük. Son 200 yıl içinde ise gezegenin sıcaklığının 0,7 derece arttığı bilimsel raporlarla tespit edilmiş durumda. Atmosferde biriken sera gazlarının gecikmeli etkisi ile sıcaklık artışı 1.4 derece ulaşacak.
Gezegenin bu basit dengesinin bozulması bize; biraz daha sıcak havalar, biraz daha güneşli günler olarak geri dönmüyor. Küresel ısınma; eriyen buzullar, yükselen deniz seviyeleri, artan kuraklık, gıda krizi ve yaşayacak yeri kalmadığı için göç etmek zorunda kalan insanlar anlamına geliyor.
Küresel ısınmaya sebep olan başlıca iki sera gazı; karbondioksit ve metan gazları. Karbondioksit gazı coğrafya kitaplarından öğrendiğimiz "karbon döngüsü " içinde doğada temel olarak iki yolla emiliyor. Bunlardan bir tanesi bitkilerin fotosentez yaparken, karbondioksiti atmosferden almaları; besin üretiminde kullanıp, atmosfere oksijen vermeleri. Bir diğeri de, karbon yutağı adı verilen okyanuslar. Ortaokulda öğrendiğimiz bu coğrafya bilgisi; bugün ne kadar karbondioksiti atmosfere saldığımız ve ne kadarının emildiğini anlamakta işimize yarıyor. İnsanların gerçekleştirdikleri çeşitli aktiviteler ( jipe binmek, kömürden elektrik üretmek vs.) sonucunda yılda milyonda 3,5 parça karbondioksit havaya salınıyor. Karbon döngüsü sayesinde milyonda 1,4 parça emiliyor. Dolayısıyla insanlar olarak biz, her yıl atmosfere ne yapacağını bilemeyeceği milyonda 2,1 parçacık (ppm) karbondioksiti fazladan salıyoruz. Bu yüzden 200 yıl önce yani sanayi devriminin başlarında milyonda 280 parçacık olan karbondioksit miktarı şu an 385 ppm seviyesinde. 20 yıl önce ABD Kongresi ile küresel ısınma olgusunun tanışmasını sağlayan dünyanın en önemli iklim uzmanlarından James Henson'a göre bu seviyeyi 350 ppm'de durdurmazsak (yani şu andaki halimizle 385'i 350'ye çekmezsek) ; bundan sonra gezegenin nasıl bir tepki vereceğini bilemeyiz.
Bu konu için önemli bir diğer sera gazı ise metan. Metan gazı çürüme nedeniyle oluşan bir gaz ve dolayısıyla yerin altında bir yerlerde duruyor. Ama insanlar yeri deşip, altındaki metan madenlerinden ve petrol madenlerinden doğalgazı çıkartırken metan da yüzeye çıkıyor. Bir de küresel ısınma sonucunda buzullar eridikçe altında normalde atmosfere karışmama ihtimali olan metan da atmosfere karışıyor. Metanla ilgili bir kötü noktaya daha değinmek gerekirse; bu gaz karbondioksitten 20 kat fazla ısı tutuyor.