Nükleer enerji nasıl üretilir ?
Nükleer enerji atomun parçalanmasıyla oluşur. Küçük atomlar kararlı yapıda oldukları için parçalanmaları zordur, bu yüzden nükleer enerji üretmek için ağır atomlar (uranyum gibi) kullanılır. Ağır atomlar radyoaktiftirler ve sürekli yüksek miktarda radyasyon yayarlar.
Parçalanan her ağır atom dışarıya yüksek miktarda enerji vererek diğer atomların da parçalanmalarına neden olur. Bu reaksiyon kontrol altına alınmazsa atomlar zincirleme olarak parçalanırlar ve çok yüksek miktarda enerji kontrolsüz bir şekilde açığa çıkar, ki atom bombaları da böyle çalışır.
Nükleer reaktörlerde bu reaksiyon kontrol altında yavaş yavaş gerçekleştirilir, açığa çıkan yüksek miktardaki enerji ile su ısıtılır ve ısınan suyun da bir türbünü döndürmesiyle elektrik üretilir.
Reaktörü durdurmak için, aralarına koruyucu kılıflar koyularak parçalanan atomların birbirleri ile etkileşimleri engellenir ve atomların tümü soğutulur. Bu soğutma işlemi çok uzun sürer.
Nükleer enerji üretmek için yapılan tüm işlemleri şöyle sıralayabiliriz: Radyoaktif madenlerin bulunup çıkarılması, bu atomların nakliye edilmesi, depolanması, zenginleştirilmesi, reaktörde kullanılması ve son olarak nükleer çöp olarak depolanması.
Bu aşamaların her biri çok tehlikelidir ve bir hata durumunda (ufak bir hata da olsa) başta yakın bölgeler olmak üzere tüm dünya etkilenir.
Nükleer enerji ucuz mudur?
Nükleer enerji hiç de ucuz değildir. Tüm sanayi dallarında bir şeyin üretimi teknolojinin gelişimiyle ucuzlarken nükleer enerjinin maliyeti sürekli artmıştır.
Nükleercilerin bize karşı kullandıkları argümanlardan birisi güneş ve rüzgâr enerjisinin nükleerden daha pahalı olmasıdır. Bu doğrudur, ama şu gerçeklerin altını çizmek gerekir:
Nükleer teknolojisini geliştirmek için devletler 60 yıldır trilyonlarca dolar harcarken son yıllara kadar güneş ve rüzgâr enerjisini geliştirmek için neredeyse hiç çaba sarf etmemişlerdir. Son yıllarda da güneş ve rüzgâr teknolojilerinin gelişimi için yeterli miktarda kaynak ayrılmıyor. Buna rağmen bu enerjilerin maliyetleri hızla azalıyor.
Gaz, kömür, hidroelektrik ve nükleer enerji bir santralde üretilir, depolanır ve şehirlere dağıtılır. Maliyetin önemli bir kısmı da bu depolama ve dağıtım için harcanır. Oysa güneş ve rüzgâr enerjilerini illa bir merkezde üretip dağıtmak gerekmiyor. Ortalama güneş gören herhangi bir apartmanın (mesela İstanbul'daki herhangi bir apartmanın) çatısına düşen yıllık güneş enerjisi o apartmandaki tüm dairelerin yıl boyunca tüketecekleri enerjiden çok çok daha fazla. Bugünkü düşük verimli teknolojilerle bile elde edilen elektrik enerjisi apartmandaki dairelerin -ısınma dahil- ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Temiz enerjilerin yerelde üretilip tüketilmesiyle maliyetleri oldukça düşürülebilir. Fakat hükümetler, bu tip uygulamalara destek vermek bir yana neredeyse engel oluyor.
Nükleer santral kurulması işsizliği azaltır mı?
Azaltmaz. Çünkü nükleer santrallerde yüksek düzeyde uzmanlaşmış az sayıda insan çalışır. Akkuyu’da yapılması planlanan 20 milyon dolarlık nükleer santralinde çalışabilecek kişi sayısı 300
Oysa hükümetler enerjiyi verimli kullanma ve temiz enerji üretme politikaları uygulasalar işsizlik büyük oranda azalır.
Örneğin konutların yalıtımı için kamusal kaynaklar kullanılsa, yalıtımı yapılabilecek tüm binalar bir program dahilinde ele alınsa, bu yalıtım sektörünü hızla geliştireceğinden çok fazla istihdam yol açacaktır. Diğer yandan enerji tüketimi de (doğalgaz faturası da) önemli ölçüde azalır.
"Nükleer rönesans yaşıyoruz"
Hiç de bile! Neredeyse bütün dünya nükleerden vazgeçiyor.
Dünyadaki mevcut nükleer santrallerin birçoğu 1970-1985 yılları arasında inşa edilen santraller. Ortalama ömürleri 40 yıl olduğu için önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde birçoğu kapatılacak. Nükleer santral sayısının aynı kalması ancak nükleer kullanan tüm ülkelerin her yıl ikişer üçer tane santral inşa etmeleriyle mümkün olabilir ki bu da imkânsız. Çünkü bir nükleer santral 10 yıldan fazla sürede ancak inşa edilebiliyor ve pek çok ülke yeni nükleer projeleri üretmek bir yana mevcut projeleri ya askıya alıyor ya da çöpe atıyor.
Çin nükleer projelerini askıya aldı. Japonya, İsviçre mevcut nükleer inşaatlarını/projelerini iptal etti. İsviçre 2034'e kadar tüm nükleer santralleri kapatacağını açıkladı. 'Nükleer imparatoru' denilen Fransa'da 2034'e kadar nükleerden vazgeçilmesi tartışılıyor. Almanya 7 santrali kapattı ve 2022'ye kadar tüm nükleer santralleri kapatma kararı aldı. Kuveyt başbakan yardımcısı nükleerden elektrik üretme isteklerinden vazgeçtiklerini açıkladı. İtalya'da yapılan referandumda halkın yüzde 95'i nükleere hayır dedi. Pek çok ülkede nükleer karşıtı kampanya yapan partilerin oyları artıyor.
Türkiye'de yapılan araştırmalar halkın yüzde 64'ünün nükleer santral istemediğini, yüzde 86'sının ise nükleer santrallere yakın bölgelerde yaşamak istemediklerini gösteriyor.
Madem nükleer tehlikeli, pahalı, verimsiz; hükümet neden illa kurmak istiyor?
Hükümetin nükleer santral kurmak istemesinin başlıca iki nedeni var. Birincisi nükleer şirketlerinin kâr etmelerini sağlamak, ikincisi nükleer silahlanma yarışında diğer ülkelerden geride kalmamak. Nükleer bilimi ortaya çıktığı günden beri nükleer silah ve nükleer enerji çalışmaları iç içe devam ediyor ve bir ülkenin kendi nükleer silahını üretebilmesi için nükleer santralinin olması gerekiyor.
Burak Demir 8 Şubat 2012
Ne İstiyoruz?
- Kategori: Nükleer İstemiyoruz
Nükleer hakkında
08
Şub
2012