Annemin 4. çocuğunu doğurduğu yaştan 2 yaş büyük, babamın sayemde tekrar baba olduğu yaştan 7 yaş küçüğüm. Kaçıncı çocuk veya kaç yaşında olduğum bu yazının konusu değil, bu yazının konusu Adana ve çevresindeki termik santral projeleri.
1 Nisan, neşe doluyor insan diyerek şakamı da yapmış bulundum. Bugün aynı zamanda Adanalı Çirkin Kral Yılmaz Güney'in doğum günü, onu fotoğrafı ile analım ya da Nebahat Çehre'ye yazdığı mektuplarıyla.
"Nebahat... Nebahat... Nebahat... Nebahat... Yeryüzündeki bütün kağıtları senin isminle doldurmak istiyorum."
Adana; Hatayla beraber İskenderun körfezini paylaşan, narenciye denince akla, tamam şimdi buldum, her an onun adı gelen bir şehir. Geniş portakal çiçeği kokulu dümdüz caddeleriyle, adım adım güneşi yansıtan bu şehir, İskenderun körfezine yapılması planlanan 16 kömürlü termik santralin arasında daha ne kadar narenciye cenneti olur orası bir hayli meçhul.
Misal yenilebilir enerji yatırımları ve sürdürülebilirlik hassasiyetini bütün cihana duyurmuş olan EnerjiSa,Yeşil Fekemiz ve Karacaoğlan'ı aşan bir tabelayı dikmiş durumda.
Çok sevdiğim Hasan Dağı,
Şu dumanın hal olma mı?
Senin gibi yüce dağda,
Eğlim eğlim yol olma mı?
Karacaoğlan'ın bahsettiği dumanlar elbetteki termik santralin bacasından çıkan küller değil, olur da bir termik santral civarına yolunuz düşerse elinizi ağaç yapraklarında gezdirin ve görün kirli enerji yatırımlarının kara sonuçlarını.
Dikkatle okuyanlara bir not: EnerjiSa; Tufanbeyli termik santral projesi için toplam 1.1 Milyar Dolar harcayacak, Bu parayla 55.000 tane binanın çatısını elektrik üreten güneş panelleriyle kaplayabilir ve tüm dünyaya duyurduğu gibi sürdürülebilirliğe ve geleceğe önem veren bir şirket olabilir.
Lafı açılmamışken söyleyeyim, Adana dümdüz ve geniş yollarıyla bisiklet kullanımı için çok ideal bir şehir.
Reşit Elçin
http://akansuyuyakala.blogspot.com/