Kaynak: Gazete5, 7 Mayıs 2011
Aral Gölü'nde dünyada yaşanan en büyük çevre felaketi yaşanıyor. Bir zamanlar dünyanın sayılı gölleri arasında yer alan Aral, haritadan silinmek üzere.
Dünyanın sayılı ilk beş gölü arasında yer alan Aral'ın bir kaç yıl içinde tamamen yok olmasından endişe ediliyor. 1960'lardan sonra kurumaya yüz tutan Aral Gölü'nün mevcut hacmi 68 bin 900 kilometre kareden 11 bin 500 kilometre kareye düşmüş durumda. Gölün hırçın dalgalarının bir zamanlar dövdüğü kıyılar, şimdi adeta gemi mezarlığına dönüşmüş durumda. Göldeki suların çekilmesiyle işlevsiz kalan gemiler, bir zamanlar sularında yüzdükleri gölün havzasındaki kumlara oturmuş durumda. Artık bu gemileri harekete geçirecek ne su ve bu gemilerin taşıyacağı yolcu ve yük var. Bir sıralar balıkların süzgeç çarptığı gemi aralarında ise şimdi İpek Yolu kervanlarını andıran deve sürüleri cirit atıyor.
Gölün oluşturduğu dramatik durumun en belirgin şekilde kendini hissettirdiği yerleşim alanlarının başında ise göl kenarındaki bir zamanların liman keti Moynak geliyor. Moynak'ın bir liman kenti olduğuna ise harabeye dönmüş ve harabesinde çıyanların cirit attığı tesisler şahitlik ediyor. Kent, göl sularının çekilmesiyle tarihinin en dramatik günlerini yaşıyor. Eski günlerden eser kalmamış. Kette, daha girişte gölün maruz kaldığı facianın izlerine rastlanılıyor.
Uzmanlar Aral Gölü'nün bölgede oluşturduğu büyük ekolojik sorun ve buna bağlı olarak ortaya çıkan diğer olumsuzlukların nedenini Sovyetler Birliği dönemine atıyor. Uzmanlar, gölün oluşturduğu olumsuzlukların, o dönemde bölgede yürütülen yanlış tarım uygulamaları bir acı neticesi olduğunu dile getiriyor. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Aksaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sencer İmer, "Çok üzücü bir durum, insanların gerektiğinde yanlış karar alarak tabiata ne denli zarar verebildiğinin bir örneği. Bütün dünyanın bundan, bir sonuç çıkarması gerekir. Buradaki bu hadisenin bu hale gelmesi, Sovyet döneminde burada yapılan bazı planlama hatalarından kaynaklanıyor." diyor. İmer göldeki kuraklaşma gidişatının durdurulması amacıyla ise: Aral'ı besleyen ırmaklara kıyısı olan tüm ülkelerin Aral'a belli bir oranın altına düşmeyecek düzeyde su akışının olmasına destek vermesi, suların verimli kullanılması ve alternatif olarak Sibirya'nın kuzeye akan sularının yönü Orta Asya'ya çevrilmesi gerektiğini dile getiriyor.
Bir zamanlar göl sularında yüzdüklerini ve göldeki dalgaların kıyıları dövmelerine şahit olduklarını dile getiren Özbekistan Yasama Meclisi Yeşiller Hareketi Milletvekili Nuriye Aycanova ise "Aral sorunu artık global bir sorun durumuna döştü. 1980'lerde giderek daha da kurumaya yüz tutan gölün mevcut hacmi 7 defa küçülmüş durumda. Suyun derinliği ise 26 metre azalmış vaziyette. Aralın kuruyan suyu bölgenin iklimini de değiştirdi. Bölgede yazlar eskiye nazaran daha sıcak kızlar daha soğuk geçmekte." diye konuşuyor.
BALIK ENTEGRE FABRİKASI ÇÜRÜMEYE TERK EDİLMİŞ
Kentin Göle olan kıyılarında gemi enkazları yer alırken, bir zamanlar bin 500 kişinin çalıştığı ve İkinci Dünya Savaşı'nda Rus askerlerine konserve balık gönderen entegre fabrikasında ise incin cirit atıyor. Eski fabrika yöneticilerinde Hasan Eke onlarca insanın ekmek kapısı olan fabrikanın bu duruma gelmesinin Aral Gölü'nün bölge insanını ekonomik yönde nasıl etkilediğini açık bir göstergesi olduğunu söyledi. Bir zamanlar çarkların harıl harıl çalıştığı tesis çürümeye terk edilmiş durumda. Günden güne daha da harabeye dönüşen tesis dramatik bu haliyle artık kente gelenlerin görmeye gittiği bir mekana dönüşmüş durumda.
KURUMANIN NEDENLERİ
Gölün kuruması ise Göle giren su miktarında azalma olması, bölgede sıcakların yaklaşık 3 derece artması ve buna bağlı olarak buharlaşmanın artması, bölge sularını besleyen buzulların global iklim değişiklikleri nedeniyle erimesi ve yağışların azalmasına bağlanılıyor. Aral'ı besleyen ve Orta Asya'nın Nil'i konumundaki Sırderya ve Amuderya nehirlerindeki mevcut su potansiyelinin yanlış uygulamalarla azalması Göle ulaşması gereken su miktarını da olumsuz etkiledi. Gölün kurumasında baş rolde oynayan etken bu iki nehir sularının istenilen düzeyde gole ulaşmaması olarak gösteriliyor.