Dünya yörüngesindeki uydulardan edindikleri bilgileri kullanan araştırmacılar Ortadoğu’nun zaten zengin olmayan yeraltı su kaynaklarının büyük çapta azaldığını belirledi. Bilimadamları yerel su çatışmalarını kışkırtma tehlikesi yaratan bu kaybın iklim değişikliğinin de etkisiyle giderek artacağı görüşünde.
Dicle ve Fırat nehirleri Türkiye’den sonra Suriye ve Irak’tan geçerek Basra Körfezi’ne dökülüyor. Ancak nehirlerin çıkış yeri Türkiye’nin Kürt nüfusun yaşadığı güneydoğu bölgesi. Türk hükümeti bölge ekonomisini kalkındırmak amacıyla nehirler üzerine yirmiyi aşkın baraj inşa etti. Colorado Üniversitesi’nde görevli Katalyn Voss, Türkler’in siyasi ve sosyal nedenlerle mümkün olduğu kadar çok suyu kendi topraklarında kullanmak istediğini söylüyor.
Türkiye’de kullanılan su, güneye komşularına gitmiyor. Bölge 2007’de kuraklık yaşadığında Irak ve Suriye’de tarım üretimi büyük çapta düştü ama Türkiye fazla etkilenmedi. Voss ve grubuna göre Dicle ve Fırat üzerindeki barajlar Türkiye’nin tarım üretimini ayakta tuttu. Ancak Voss, Türkler’in kuraklık sırasında su miktarını aynı düzeyde tutmasının Suriye ve Irak’a akan suyu azalttığını ve sonuçta bu iki ülkenin başka seçenekler bulmak zorunda kalarak yeraltı su kaynaklarına yöneldiklerini ve bunları fazlasıyla kullandıklarını söylüyor.
Bölgede mevcut su kaynakları ve kullanımı ile ilgili bilgiler sınırlı ve genellikle gizli. Bu yüzden Voss ve grubu uzay araştırmalarına başvurmuş ve yerçekimindeki hassas oynamaları ölçen dünya yörüngesindeki uyduların verdiği bilgileri kullanmış. Edindikleri bilgi, Dicle ve Fırat nehirlerinin çevresindeki bölgenin 2003 yılından 2009’a kadar yerüstü ve altında 144 bin kilometre küp su kaybettiğini göstermiş. Voss bu miktarın hemen hemen Ölü Deniz’in suyuna eşit olduğunu ve bu suyun çoğunun yeraltından pompalandığını söylüyor. Bunu şok edici bir gelişme olarak niteleyen Voss, iklim değişikliğinin tahmin edilen etkileri de gözönüne alındığında gelecek için hiç de iyimser olmadığını vurguluyor.
Voss’a göre bölge giderek kuruyacak, kuraklıkların şiddeti ve sayısı giderek artacak. Voss bunu önlemek için aynı nehir havzasını kullanan üç ülkenin su kaynaklarının gelecekte nasıl kullanılacağı konusunda anlaşmaları gerektiğini söylüyor.
Oregon Eyalet Üniversitesi Su Enstitüsü Başkanı Todd Jarvis, Voss grubunun kullandığı uydu bilgilerinin yer sathında yapılmış ölçümlerle doğrulanması gerektiği görüşünde. Ancak bunu yapmak kolay değil çünkü bölge ülkeleri ellerindeki su bilgilerini bir ulusal güvenlik olayı olarak görüyor.
Todd Jarvis bu açıdan Voss grubunun araştırmasının önemli olduğunu, çünkü sorunu gün ışığına çıkarmanın ötesinde bir işlev gördüğünü söylüyor. Jarvis’e göre araştırma ne kadar su kaybı olduğunu belirlemenin ötesine geçerek şu soruyu gündeme getirdi: Voss grubunun bilgilerini su kaynaklarının idaresinde ortak bir yaklaşım izlemek için kullanabilir miyiz? Javis, uzaydan sağlanan bu tür bir bağımsız bilginin dünya sularını paylaşmada daha iyi yollar bulmaya çalışan yetkililer için yararlı bir araç olabileceğini söylüyor. Çünkü suyun çok değerli ve giderek azalan bir doğal kaynak olduğunda herkes görüşbirliği içinde.
kaynak: Steve Baragona / Amerikanın Sesi