İçinde bulunduğumuz bu sıcak ve kuru günlerde “... ormanlık alanında ... ayrı noktada saat ... sıralarında bilinmeyen nedenle yangın çıktı. Yangın, rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyüdü” şeklindeki haberler yaygın.
Artık bu yangınlar sadece yazın olmuyor; orman yangınları mevsimi kasım ayının sonuna kadar uzamış durumda.
Orman yangınlarının başlaması, büyümesi ve sona ermesinde hava şartları önemli rol oynar. Enerji, oksijen ve yanıcı madde yeterli miktarda bir araya gelirse yanma meydana gelir. Ormanlardaki enerji ve yakıt hava sıcaklığı, rüzgar ve nemden etkilenir. Örneğin, kuraklık orman yangınları için uygun koşulları oluşturur ve rüzgar yangının gelişmesine neden olur. Böylece hava şartları, yangının daha hızlı hareket etmesine ve daha büyük bir alanın tahrip edilmesine yol açar. Bu durum yangınla mücadeleyi de zorlaştırır.
Orman yangınları öğleden sonra daha fazla çıkar
Açık günlerde yakıtı oluşturan ağaçlar, yerdeki kuru dallar, yapraklar vb. sürekli ve yoğun bir güneş enerjisine maruz kalır. Güneş enerjisi yakıtın sıcaklığını tutuşma sıcaklığına ulaştırdığı an yanma başlar. Bu nedenle orman yangınları öğleden sonra daha fazla çıkar ve kuvvetlenir. Yangın başladıktan sonra yayılma yönü ve hızı rüzgar ve arazi yapısına bağlıdır. Rüzgar yangına hem oksijen sağlar hem de etrafı kurutarak yanmaya uygun yakıtı oluşturur. Yangının gelişimine çok büyük katkıda bulunan dağ ve vadi meltemleri gibi yerel rüzgarların tahmini zordur. Yangın alanında gözlem vb. yoksa, şehirlerdeki gözlemlere ya da hava kütlelerine filan bakarak doğru bir şey söylenemez.
Bu nedenle gelişmiş ülkelerde sarp arazi üzerinde küçük ölçekli rüzgarın hareketini bilgisayarla tahmin eden atmosferik modeller geliştirilmiştir.
Bu modeller sadece rüzgarın yangına etkisini değil, aynı zamanda yangınların oluşturduğu rüzgarları ve ateş hortumlarını da dikkate alır. Öyle ki, orman yangını rüzgarları, çevredeki rüzgarlardan 10 kat daha hızlı olabilir.
Özetle, nedeni insan etkisine bağlı olsa da olmasa da orman yangınlarının başlaması ve gelişmesinde yüksek hava sıcaklığı, düşük nem ve yüksek rüzgar hızı anahtar rol oynuyor. Bu meteorolojik faktörler küresel ısınmadan doğrudan ve bunlardan dolayı da orman yangınları dolaylı olarak etkileniyor. Orman yangınlarının artan görülme sıklığı ve büyüklüğü küresel iklim değişikliğinin işareti olarak kabul ediliyor.
Günümüzde iklim değişikliği nedeniyle orman yangınlarının sayısı, şiddeti, süresi ve etkili olduğu alanlar artıyor. Ayrıca yüksek sıcaklıklarla birlikte ormanlardaki tarımsal hastalık ve böcek zararlılarında da büyük artışlar var. Örneğin aşırı soğuk havalar çam böceği nüfusunu kontrol ederdi. Şimdi kış aylarında (örneğin, -40 derece gibi) aşırı soğuk havaların yaşanmamasından dolayı çam böceği nüfusunda büyük patlama var. Böylece ülkemizde sayısız “dumansız orman yangınları” da çıkmakta.
Orman meteoroloji istasyonları ve yıldırım dedektörü ağımız yok
Maalesef orman yangınlarıyla mücadeleye yönelik özel meteorolojik uzmanlık ve altyapı ülkemizde mevcut değil. Örneğin, ülkemizde orman yangınları ile erken mücadele edebilmek için ormanlarımıza bir tane bile özel orman meteoroloji istasyonu kurulmamış. Ayrıca ormanlara yaklaşan yıldırımlı fırtınaları takip edebilen, bunların ormanlarda çarptığı noktaları otomatik olarak belirleyebilen “yıldırım detektörü” ağımız yok. Hem uçakların korunması hem de orman yangınıyla mücadele için yer seviyesindeki rüzgar değişimlerini gösteren aşağı seviye meteoroloji radarları da ülkemizde yok.
Ülkemizde ormanlarımızı korumak için iyi niyet ve büyük gayretlerle yapılan tüm çalışmalar gerçek anlamda meteoroloji mühendisliği bakımından eksik ve yetersiz kalıyor. Diğer bir deyişle, “Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar kuvvetli olur” gerçeğini unutmuşuz ya da bu zayıf halkanın hâlâ farkında değiliz.
Kaynak: Milliyet, Mikdat Kadıoğlu, 15 Eylül 2013