2013, mevsim normallerinin dışında bir yıldı. Büyük çaplı orman yangınlarından, sel felaketlerine, ardı arkası kesilmeyen sıcak hava dalgalarına ve kuraklığa tanıklık ettiğimiz 2013, aynı zamanda kayıtlara geçmiş en şiddetli tropik kasırga olan Haiyan'a da tanık olunan bir yıldı. Kasırga, altı binden fazla kişinin ölümüne ve dört milyondan fazla kişinin evsiz kalmasına neden oldu.
Marilyn Dela Cruz: "Bu kimlik belgesi kayınpederimin ve kendisi hala kayıp. En azından cesedini bulmayı ümit ediyoruz. Bu da oğlumun şortu, elimizde kalan tek bunlar."
Uzmanlar atmosferdeki ısınmanın kasırgaları ve diğer atmosferik olayları daha da şiddetli hale getirdiğini belirtiyor. Ancak Science -Bilim Dergisi yazarlarından Richard Kerr, bunların hiçbirinin iklim değişikliğiyle doğrudan ilgisi olmadığını belirtiyor: "Sıcak hava dalgaları, sağanak yağışlar ve kar fırtınaları dışında uzmanlar, kasırgalar, hortumlar ve küresel ısınma arasında bir bağ kurma konusunda son derece dikkatli davranıyorlar."
Ancak Devletlerarası İklim Değişikliği Kurulu'nun önde gelen uzmanlarının Eylül ayında yayınladığı rapora göre bu bağ tartışılmaz. Büyük çoğunluğun onayladığı raporda, küresel ısınmanın gerçek olduğuna ve sorumlusunun da insanlar olduğuna dikkat çekilmişti. Raporu Dünya Meteoroloji Organizasyonu Genel Sekreteri Michel Jarraud açıkladı: "Bugünkü faaliyetlerimizin, hem şimdiki hem de gelecekteki nesiller üzerinde kalıcı etkileri olacağının somut bir göstergesi bu."
Bu rapor, 192 ülkeden delegenin 2012 yılında sona eren iklim anlaşmasını yenilemek için Varşova'da biraraya geldiği Birleşmiş Milletler konferansından hemen önce açıklandı.
Konferansta, iklim değişikliğine yönelik küresel yeni bir anlaşmanın temelleri atıldı. İklim ve Enerji Çözümleri Merkezi adlı kuruluşta görev yapan Elliott Diringer'e göre bu yeni anlaşma farklı ülkelerin yasalarının birleştirilmesinden meydana gelecek. Diringer, Çin'deki egzoz gazı emisyonu değiş-tokuş yasasının, Meksika'daki yeni iklim yasasının ve Amerika'da Başkan Obama tarafından Haziran ayında açıklanan İklim Faaliyet Planı'nın bunun en somut göstergesi olduğu görüşünde.
Elliott Diringer şöyle konuşuyor: "Bence ülkeler, şehirler, eyaletler uluslararası anlaşmanın imzalanmasını beklememeliler. Onun yerine farklı birimlerin faaliyetleri biraraya getirilerek uluslararası anlaşmanın temeli oluşturulmalı. Zaten yerel anlamda ilerleme kaydedilebilirse, bu uluslararası anlaşmaya da yansıyacaktır."
İklim değişikliğine karşı çözümün önce bireysel seviyede başlaması gerektiğini savunan Diringer, daha sonra bunu sırasıyla yerel ve ulusal yönetimlerin farklı birimlerinin ve özel sektör ile devlet arasındaki anlaşmaların izlemesi gerektiğini söylüyor.
Kaynak: Amerikanın Sesi