Bugünlerde herkes İran'a nükleer silahlanmanın ne kadar tehlikeli ve kabul edilemez olduğunu anlatmak için sıraya girmiş durumda. Dünden beri İstanbul'da İran ile nükleer konusunda görüşmeler yapılıyor. Dünyadaki nükleer silahların neredeyse tamamına sahip beş ülke ve artı Almanya, İran'a nükleer silah konusunda ders veriyorlar.
Geçtiğimiz günlerde ise Seul'de yapılan Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Obama da dahil olmak üzere dünyanın efendilerinin konuşmalarına bakarsanız, aslında kimse nükleer silah istemiyor. İnsan sormadan edemiyor: Peki o zaman dünyada neden hâlâ yaklaşık 20 bin nükleer silah var?
Aynı zirvede nükleer silahsızlanmanın bir numaralı savunucularından birisi de Başbakan Erdoğan oldu. Erdoğan yaptığı konuşmada şöyle dedi: "Türkiye, nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya hedefine bağlılığını kararlı bir şekilde sürdürüyor. Nükleer silahların azaltılması ve sonunda bertaraf edilmesi suretiyle küresel silahsızlanma hedefine ulaşmak hepimizin ortak sorumluluğudur."
Türkiye, 2010'da yapılan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) Gözden Geçirme Konferansı'nda karara bağlanan ve bu yılın sonunda Finlandiya'nın Helsinki şehrinde yapılması beklenen Nükleersiz Ortadoğu Konferansı'nı destekleyeceğini açıkladı.
Ayrıca Türkiye içinde Avustralya, Kanada, Şili, Almanya, Japonya, Meksika, Hollanda, Polonya ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin bulunduğu Yayılmanın Önlenmesi ve Silahsızlanma Girişimi'nin (NPDI) de üyesi.
İncirlik'ten başlayalım
Tüm bu açıklamalardan ve girişimlerden şu sonuç ortaya çıkıyor: Türkiye'de hükümet nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya istiyor. Ne güzel! Kim istemiyor ki zaten! O zaman Türkiye'nin, İncirlik Üssü'nde bulunan ve sayısı 40 ile 90 arasında değişen nükleer bombadan kurtulmaması için hiçbir sebep yok gibi görünüyor. Ama hükümet, diğer konularda olduğu gibi, bu konuda da dünyaya nutuk çekerken kendi topraklarındaki nükleer silahlar konusunda üç maymunu oynamaya devam ediyor. Hiç kimse İncirlik Üssü'ndeki nükleer bombalardan bahsetmiyor.
İncirlik Üssü'ndeki nükleer bombaların varlığı hiçbir zaman resmi olarak ne ABD ne de Türkiye tarafından kabul edildi. Bu konudaki bilgileri ancak çeşitli raporlardan ya da demeçlerden öğrenebiliyoruz. Ama kimse bu bombaların varlığını da inkar etmedi.
Son olarak ABD'nin kamu bütçesini denetleyen sivil toplum örgütü 'Project on Government Oversight' (POGO- Hükümetin Gözetimi Projesi) Başkanı Danielle Brian, ABD Savunma Bakanı Leon Panetta'ya hitaben yazdığı 1 Şubat 2012 tarihli mektupta, Avrupa'daki NATO üslerinde tutulan 200 kadar B61 tipi nükleer bombanın Amerikan ulusal bütçesine getirdiği 2 milyar dolarlık yükü sorguladı. Bunların arasında İncirlik de vardı.
Ayrıca "Atomic Scientists" adlı dergide Robert S. Norris ve Hans M. Kristensen tarafından 2011'de yayınlanan bir araştırmada ABD'nin Türkiye'de olduğu hep söylenen ama şimdiye kadar detaylarına ulaşılamayan nükleer silah envanteri yayınlandı (http://bos.sagepub.com/content/67/1/64.full.pdf+html). Çalışmada, ABD'nin Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa'da Soğuk Savaş yıllarından kalan "taktiksel atom bombalarının" ayrıntılı olarak depolandığı yerler ve sayı listesi veriliyor. Bu rapora göre Türkiye, İncirlik Üssü'nde 60-70 adet nükleer B61 tipi bomba bulunuyor. Bu sayı, 2001 yılında 90'dı.
2017'de yeni bombalar geliyor
Raporda Türkiye'deki B61-12 türü nükleer bomba türlerinin 2017 yılı itibarıyla B61-3/4 tipi yeni modellerle değiştirilecek olduğu da ilk kez açıklanıyor. 2015'te başlayacak F-16'ların Amerikan JSF yeni nesil savaş uçaklarıyla değiştirilmesine kadar geçecek süre içinde F-16'ların modernize edilerek bu yeni bomba türlerini taşımalarına imkan verilecek.
Türkiye, NPT'yi ihlal ediyor
Türkiye, 1969 yılında Birleşmiş Milletler'de imzaya açılan, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'na (NPT) taraf oldu ve anlaşmayı 28 Ocak 1969'da imzaladı. Bu karar Bakanlar Kurulu'nda da onaylanarak 28 Kasım 1979 tarihli Resmi Gazete'de yayınlandı. Bu anlaşma gereğince, 1967 yılından önce nükleer silaha sahip olan ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin nükleer silahı olan ülkeler olarak kabul edilirken, bu ülkelerin nükleer silahı olmayan ülkelere bu tip silahları temin etmesi, yapmaları için yardımda bulunmaları yasaklanır.
Dolayısıyla bu anlaşmaya göre Türkiye topraklarında nükleer silah bulunduramaz ve ABD'de bu silahları Türkiye'ye veremez, verirse anlaşmayı ihlal etmiş olur. Çünkü nükleer silah ticaretinin önünü açar. Türkiye'nin silahların varlığını kabul etmesi ve sahipliğini üstlenmesiyse, uluslararası arenada çok ciddi tartışmalara yol açabilir, Türkiye'yi oldukça tartışmalı bir pozisyona sokabilir.
Yunanistan ve Almanya
Ancak Türkiye bu silahların varlığına sessiz kalmak zorunda değil. Tıpkı Yunanistan ve Almanya'nın yaptığı gibi, İncirlik'teki nükleer silahların kaldırılmasını talep edebilir. Bilindiği gibi, bu ülkelerin itirazı üzerine, 2001'de Yunanistan'daki, 2005'te ise Almanya'da bulunan Ramstein Hava Üssü'ndeki nükleer bombalar geri çekilmişti.
Testlerin dışında nükleer silahlar kullanıldığında neler olabileceğini bize gösteren tek örnek Hiroşima ve Nagazaki. Şu anda İncirlik Üssü'nde bulunan termonükleer B61 bombalarının patlama gücü 340 kiloton kapasiteye kadar çıkabiliyor. Bu Hiroşima'ya 1945'te atılan bombanın yaklaşık 20 katı. Dünyada, Türkiye de dahil hiçbir hükümetin ve devletin halkını ve insanlığı böyle büyük bir tehditle yaşamaya zorlama hakkı yok. Ve böylesi büyük bir tehlikeyi barındırmanın güvenlik de dahil olmak üzere hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hani diyorum ki, Türkiye'de hükümet nükleer silahsızlanma konusunda bu kadar hevesliyken İncirlik'ten başlasak...
Arife Köse: Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Kampanya (ICAN) Türkiye Koordinatörü/ www.icanw.org
(RADİKAL)
Neden hayır?
- Kategori: Neden hayır?
Ya İncirlik'teki nükleer bombalar?
17
Nis
2012