Koruyucu sağlık hizmetlerinin kaldırılması ölümleri tetikliyor.
Geçtiğimiz ay Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) domuz gribinin hızla yayılması sonucu küresel salgın ilan etmişti. Hastalığa sebep olan H1N1 virüsünün bölgeden bölgeye sıçraması ve insanlar arasında hızla yayılmasıyla DSÖ 41 yıl aradan sonra böyle bir önlem almış oldu.
Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Margaret Chan, hastalığa neden olan H1N1 virüsünün şu ana kadar 100 ülkede saptandığını da açıkladı. Türkiye'deki vakaların artışı gözlerden kaçmıyor.
Virüs ortaya çıkalı daha 4 ay olmamışken resmi olmayan verilerle birlikte sadece ABD'de en az 1 milyon kişinin domuz gribi olduğu tahmin ediliyor. Uzmanlar İskoçya, İngiltere bölgelerinde hastalığın kolayca yayılabildiğini belirtirken, bunun sonbahar ve kışın gelmesiyle vaka sayılarının hızla artacağının işareti olduğunu söylüyor.
Ama diğer yandan sağlık sistemi bu konuda yetersiz kalıyor. Koruyucu sağlık hizmetleri özel sektörün elinde ve koruyucu hekimlik ortadan kalkmış durumda.
Sağlık sistemine aktarılması gereken para ekonomik krizde batan şirketleri kurtarmak için harcanıyor. Hükümetler insanların sağlığıyla oynuyor.
Bundan önce görülen KKKA, kuş gribi, Ebola... salgınları gibi domuz gribi de ne ilk, ne de son. Küresel bir salgında hastalığın ne kadar hızlı yayılabildiğini, ne kadar çok insanı etkilediğini görmüş oluyoruz.
İklim değişikliğiyle birlikte yeni hastalık türevleri ortaya çıkıyor. Çok daha hızlı yayılan, çok daha ölümcül virüsler ortaya çıkması muhtemel. İklim değişikliğinin etkileri yıldan yıla artacak. Daha büyük salgınlarla karşı karşıya kalacağız.
Kar değil, insan odaklı bir sistem olmadan bu hastalıklarla mücadele edemeyiz.
İklim değişikliğinin de, onun sonucu olan hastalıkların da sorumlusu kar amaçlı politikalardır, kapitalizmdir. Bu sistemden radikal bir ayrılışla, tamamen insan ve doğa odaklı politikalarla bu sorunların üstesinden ancak gelinebilir.
Tuna Öztürk